BlackRock CEO’su Yıllar Sonra Bitcoin’i Değerlendirdi: Kötü Değil Ama!

BlackRock CEO’su Larry Fink, Bitcoin (BTC) hakkındaki fikirlerini değiştirerek kriptoyu “altın gibi alternatif bir varlık” olarak tanımladı ancak portföylerde büyük yer kaplamaması gerektiğini vurguladı.
Dünyanın en büyük varlık yönetim şirketi BlackRock’un CEO’su Larry Fink, CBS’e verdiği röportajda geçmişte yaptığı “Bitcoin kara para aklayıcıların aracı” yorumunu geri aldı. Fink, artık kripto paraların tıpkı altın gibi portföy çeşitlendirmesinde rol oynayabileceğini söyledi. Ancak aynı zamanda yatırımcıları temkinli olmaya çağırdı ve “Bitcoin kötü bir varlık değil ama portföyünüzün büyük bir kısmını oluşturmamalı” dedi.
Yaklaşık 12,5 trilyon dolarlık varlığı yöneten BlackRock, 2024 yılında ABD’nin ilk spot Bitcoin ETF’lerinden birini piyasaya sürmüştü. Şirketin iShares Bitcoin Trust (IBIT) fonu bugün 93,9 milyar dolarlık büyüklüğe ulaşarak BlackRock’un en kârlı ETF ürünü haline geldi. Fink, yatırımcı ilgisinin büyük kısmının bireysel yatırımcılardan geldiğini belirterek “Bitcoin ETF talebinin yarısı bireysel yatırımcılardan geldi ve bunların yüzde 75’i daha önce hiç iShares ürünü kullanmamıştı” ifadelerini kullandı.
Wall Street’in kriptoya bakışı değişiyor
Fink’in açıklamaları, geleneksel finans devlerinin kripto paralara bakışındaki dönüşümün yeni bir örneği olarak görülüyor. 2017’de Bitcoin’i “para aklama endeksi” olarak tanımlayan Fink, bugün kriptoyu küresel ekonomide potansiyel bir alternatif olarak kabul ediyor.
Öte yandan bazı kurumlar hâlâ mesafeli. İngiltere merkezli yatırım platformu Hargreaves Lansdown, geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada Bitcoin’i “içsel değeri olmayan riskli bir varlık” olarak nitelendirdi. Buna rağmen şirket, artan talep nedeniyle kripto odaklı yatırım ürünlerini platformunda sunmaya devam ediyor.
Uzmanlara göre artan jeopolitik riskler, para birimi değer kaybı ve küresel borç endişeleri, Bitcoin’in “dijital altın” konumunu güçlendiriyor. Fink’in sözleri ise Wall Street’te kriptoya yönelik temkinli kabulün giderek yerini stratejik ilgililiğe bıraktığını gösteriyor.