Birleşmiş Milletler, uzun yıllardır farklı blockchain kullanım alanlarını araştırıyordu. Son olarak bu teknoloji, Birleşmiş Milletler Ortak Personel Emeklilik Fonu’nda (UNJSPF) hayata geçirildi. Bu hafta yayımlanan bir rapora göre blockchain, kimlik doğrulama süreçlerini daha güvenli, şeffaf ve verimli hale getirme potansiyeli taşıyor.

BM, Hyperledger Foundation ile iş birliği yaparak küresel çapta kullanılan emeklilik ödeme sisteminde blockchain destekli dijital kimlik altyapısını devreye aldı.

70 yılı aşkın süredir kullanılan eski sistem, 190 ülkedeki 70 binden fazla emeklinin kimliklerini ve hayatta olduklarını kanıtlamak için kağıt belgelerden faydalanıyordu. Bu yöntem hatalara ve suistimallere açık olduğu gibi her yıl yaklaşık 1.400 ödemenin askıya alınmasına yol açıyordu. 2020’de başlatılan pilot program ve 2021’deki uygulamayla süreç blockchain tabanlı dijital sertifikaya taşındı. Böylece belgelerin posta yoluyla alınması, açılması, taranması ve arşivlenmesi gibi uzun işlemler büyük ölçüde ortadan kalktı.

BM blockchain altyapısını yaymayı planlıyor

Hazırlanan rapora göre blockchain’in merkezi hataya açık yapıyı ortadan kaldırması ve farklı kurumlar arasında tekrar eden kimlik kontrollerine gerek bırakmaması önemli kazanımlar sağladı. Bu model, diğer uluslararası kuruluşlara da uyarlanabilecek bir “dijital kamu malı” olarak değerlendiriliyor.

BM, Dijital Hak Belgesi yaklaşımını yalnızca kendi sisteminde değil, diğer uluslararası kurumlarda da yaygınlaştırmayı hedefliyor. BM Uluslararası Bilişim Merkezi Direktörü Sameer Chauhan raporda, projenin sadece teknik bir prototip sunmadığını, aynı zamanda güvenli, ölçeklenebilir ve kapsayıcı dijital altyapı için operasyonel bir model geliştirdiğini vurguladı.

Birleşmiş Milletler (BM) Blockchain ile Köklü Dönüşüm Başlattı: Nihai Çözüm Olarak Görülüyor! isimli makale Sena Yılmaz tarafından hazırlanmış ve koinbulteni.comda yayınlanmıştır.

LSEG’nin Dijital Pazar Altyapısı (DMI) adını verdiği sistem, Microsoft Azure üzerinde inşa edildi ve varlıkların ihraçtan ödemeye kadar tüm yaşam döngüsünü blockchain ile yönetmeyi hedefliyor. Şirket, bu sayede mevcut sistemlere kıyasla çok daha yüksek ölçek ve verimlilik sağlayacağını belirtti. Yapılan ilk işlemde yatırım yönetim şirketi MembersCap ve dijital varlık borsası Archax yer aldı. Bu işlemle MembersCap’in MCM Fund 1 fonu için sermaye toplandı.

LSEG, yeni altyapının yalnızca blockchain tabanlı çözümlerle değil, aynı zamanda geleneksel finans (TradFi) sistemleriyle de uyumlu çalışacağını vurguladı. LSEG Dijital Pazar Altyapısı Başkanı Darko Hajdukovic, “Bu adım, uçtan uca, birlikte çalışabilir ve regüle edilmiş finansal piyasalara duyulan iştahı ortaya koyan önemli bir kilometre taşı” dedi.

Nasdaq da tokenizasyon peşinde

LSEG’nin hamlesi, geleneksel borsaların blockchain teknolojisine olan ilgisinin giderek arttığını gösteriyor. Geçtiğimiz hafta Nasdaq, ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu’na (SEC) başvurarak hisse senetlerini tokenize etmeyi ve bu varlıkların blockchain üzerinde, mevcut yöntemlerle aynı öncelik sırasına sahip olacak şekilde işlem görmesini önerdi.

Giderek daha fazla küresel borsa, işlem maliyetlerini düşürmek ve verimliliği artırmak için blockchain tabanlı çözümleri test ediyor. Bu gelişmeler, gelecekte sermaye piyasalarının işleyişinde köklü bir değişimin kapısını aralayabilir.

Londra Borsası Blockchain ile İlke İmza Attı: Tüm Aşamaları Bu Şekilde Yönetecek! isimli makale Sena Yılmaz tarafından hazırlanmış ve koinbulteni.comda yayınlanmıştır.

ABD hükümeti, resmi ekonomik verilerin şeffaflığını artırmak için blockchain teknolojisine geçiş yapıyor. Ticaret Bakanı Howard Lutnick, ilk etapta GSYİH verilerinin blockchain üzerinde yayınlanacağını açıkladı. Bakan, bu adımın ilerleyen dönemde enflasyon, işsizlik ve diğer ekonomik göstergelere de genişletilebileceğini belirtti.

Bakan Lutnick, Başkan Donald Trump ile yapılan kabine toplantısında, “Ticaret Bakanlığı istatistiklerini blockchain üzerinden açıklamaya başlayacak çünkü siz kripto başkanısınız” ifadelerini kullandı. Lutnick’e göre bu sistem, verilerin daha geniş şekilde kullanılmasını ve dağıtılmasını sağlayacak. Henüz hangi blockchain altyapısının kullanılacağı ve zaman çizelgesi hakkında net bir bilgi paylaşılmadı.

Blockchain ile şeffaflık vurgusu

Ticaret Bakanlığı hâlihazırda nüfus sayımı gibi verileri kamuya açık şekilde yayımlıyor. Ancak bu verilerin zincir üzerinde paylaşılması, hem güveni hem de şeffaflığı artırabilecek bir yenilik olarak değerlendiriliyor. Lutnick, “Blockchain tabanlı istatistikler kısa sürede tüm hükümetin kullanımına açılacak” dedi.

Trump yönetiminden kripto hamleleri

Trump yönetimi, göreve geldiğinden bu yana blockchain, Bitcoin ve stablecoin odaklı politikalarla öne çıkıyor. ABD’nin küresel liderliğini sürdürmesi için dijital varlıkların ön plana çıkarılması gerektiğini savunan Başkan Trump, dolar destekli stablecoin projelerini de küresel rezerv para statüsünü güçlendirmek için destekliyor.

Howard Lutnick, Şubat ayında Trump’ın önerisiyle bakanlık görevine gelmişti. Daha önce Cantor Fitzgerald’ın CEO’su olarak görev yapan Lutnick, Tether’in (USDT) saklama hizmetlerinde de rol almış ve Bitcoin 2024 konferansında stablecoin’lere destek veren açıklamalarda bulunmuştu.

ABD’den Tarihi Kripto Hamlesi: Ekonomik Veriler Blockchain Üzerinden Yayımlanacak! isimli makale Akın Akalın tarafından hazırlanmış ve koinbulteni.comda yayınlanmıştır.

Maldivler, ekonomisini çeşitlendirmek ve dış yatırımları çekmek amacıyla kripto para endüstrisine büyük bir adım atıyor. Dubai merkezli aile ofisi MBS Global Investments ile imzalanan anlaşma kapsamında, başkent Male’de 8,8 milyar dolarlık bir blockchain ve dijital varlık finans merkezi kurulması planlanıyor. 4 Mayıs’ta imzalanan bu anlaşma, ülkenin turizm ve balıkçılık sektörlerine olan bağımlılığını azaltmayı hedefliyor.

Projenin tamamlanması yaklaşık beş yıl sürecek ve gereken sermaye, Maldivler’in yıllık 7 milyar dolarlık gayri safi yurtiçi hasılasını (GSYİH) aşıyor. Ancak projenin şimdiden 4 milyar doların üzerinde ön finansman taahhüdü bulunuyor.

Büyük bir ekonomik dönüşüm

Planlanan Maldivler Uluslararası Finans Merkezi, 830.000 metrekarelik bir alana sahip olacak ve yaklaşık 16.000 kişiye istihdam sağlayacak. Maliye Bakanı Moosa Zameer, Financial Times’a verdiği röportajda bu girişimi ekonomik çeşitlendirme yönünde atılan bir adım olarak tanımladı. Zameer, Maldivler’in önümüzdeki iki yıl içinde vadesi dolacak dış borçların geri ödenmesinde “en büyük zorlukla” karşı karşıya olduğunu ve projenin “karşılaştığımız bazı finansal baskıları hafifletmeye yardımcı olabileceğini” belirtti.

Maldivler’in kripto hub olma planı, dünya çapında kripto endüstrisinin artan önemini yansıtıyor. Ancak Maldivler’in küresel bir finansal teknoloji merkezi olma hedefi, Dubai, Singapur ve Hong Kong gibi iyi finanse edilmiş, köklü bölgelerle rekabet etmek zorunda kalacak.

Rekabet edebilecek mi?

Birçok yerleşik kripto ve fintek merkezi halihazırda küresel pazarda yer alıyor. Dubai, olumlu düzenleyici ortamı sayesinde hızla büyüyen bir kripto ve Web3 merkezi haline geldi. Hong Kong da proaktif düzenlemelerle yüzlerce Web3 ve fintek firmasını çekmeyi başardı. Singapur ise teknolojik deneyime teşvik eden düzenleyici yaklaşımıyla küresel yatırımları çekmeye devam ediyor.

MBS Global Investments, 14 milyar dolarlık varlık yöneten ve Katarlı kraliyet ailesi üyesi Şeyh Nayef bin Eid Al Thani’nin aile ofisi konumunda. Bu merkez, ada ülkesinin kripto ve blockchain ekosistemindeki ilk büyük girişimlerinden biri olarak öne çıkıyor.

Yeni Bir Kripto Para Merkezi Doğuyor: 9 Milyar Dolar ile Giriş Yapacaklar! isimli makale Akın Akalın tarafından hazırlanmış ve koinbulteni.comda yayınlanmıştır.

BlackRock, devasa ölçekli fonlarından biri olan 150 milyar dolarlık Treasury Trust fonunu dijitalleştirme yolunda önemli bir adım attı. Şirket, dağıtık defter teknolojisini (DLT) kullanarak bu fonun hisselerini dijital hale getirmek üzere ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu’na (SEC) başvurusunu gerçekleştirdi. Bu yeni hisseler, yalnızca BNY Mellon aracılığıyla sunulacak ve blok zincir teknolojisi kullanılarak yatırımcıların hisse sahiplik kayıtları dijital ortamda tutulacak.

Minimum ilk yatırım tutarının kurumlar için 3 milyon dolar olarak belirlendiği bu dijital hisselerde, daha sonraki yatırımlar için alt limit bulunmuyor. BlackRock’ın CEO’su Larry Fink, bu hamleyi daha önceki açıklamalarında “yatırım dünyasında devrim yaratacak” olarak nitelendirmiş ve tokenizasyonun yatırımcılar için hız, güvenlik ve şeffaflık sağlayacağını belirtmişti.

Finans dünyasında tokenizasyon devrimi

Larry Fink, Mart ayında yayınladığı yıllık yatırımcı mektubunda, tokenizasyonun yatırım süreçlerini demokratikleştireceğine dikkat çekmişti. Bu teknoloji sayesinde işlemlerin saniyeler içinde tamamlanabileceğini ve gecikmeler nedeniyle hareketsiz kalan milyarlarca doların tekrar ekonomiye kazandırılabileceğini vurgulayan Fink, dijital hisselerin geleneksel ETF’ler kadar yaygınlaşabileceğini düşünüyor.

Ancak Fink, tokenizasyonun önündeki en büyük engellerden birinin yetersiz kimlik doğrulama altyapısı olduğunu belirterek, bu sorunun çözülmesi halinde dijital varlıkların çok daha geniş kitlelere ulaşacağını öngörüyor.

Son dönemde JPMorgan, State Street ve Franklin Templeton gibi büyük finans kurumları da benzer şekilde blok zinciri teknolojisini fonlarını dijitalleştirmek için kullanmaya başladı. BlackRock’ın attığı bu adım ise geleneksel finans dünyasında blockchain tabanlı dijital varlıkların kullanımını hızlandırabilir.

150 Milyar Dolarlık Dev Fon Blockchain’e Taşınıyor: BlackRock’tan Kripto Atağı! isimli makale Akın Akalın tarafından hazırlanmış ve koinbulteni.comda yayınlanmıştır.

İş insanı Frank McCourt, TikTok’un ABD’deki varlıklarını satın almak için başlattığı Project Liberty girişimi kapsamında Ohanian’ı ekibine dahil etti. Ohanian, sosyal medya ve blockchain teknolojileri alanındaki tecrübeleriyle bu satın alma sürecine stratejik danışman olarak katkı sağlayacak. McCourt, Ohanian’ın özellikle sosyal medyanın geçmişi ve geleceği konusundaki bilgi birikimiyle projeye değer katacağını belirtti.

TikTok, Blockchain teknolojisine taşınabilir

McCourt ve Ohanian, TikTok’un gelecekte Project Liberty’nin blockchain protokolü Frequency üzerine inşa edilmesini planlıyor. Bu sistem, kullanıcılara verilerini kontrol etme yetkisi vererek şeffaflık ve hesap verilebilirliği artıracak. Ohanian, bu dönüşümün kullanıcılar ve içerik üreticileri için bir devrim olacağını ifade etti.

ABD hükümeti, ulusal güvenlik ve veri gizliliği endişeleri nedeniyle ByteDance’in TikTok’un ABD operasyonlarını satmasını veya uygulamayı tamamen kapatmasını talep etmişti. Ohanian, bu satın alma sürecinde TikTok’un “halk için bir platform” haline getirilmesini savunarak, blockchain teknolojisiyle kullanıcılara daha fazla güç verilmesini destekliyor.

Eğer satın alma gerçekleşirse, TikTok, Frequency protokolü sayesinde merkezi olmayan bir yapıya kavuşacak. Bu sistem, sosyal medya platformları arasındaki etkileşimi artıran bir yapı sunacak ve kullanıcı verilerinin kontrolünü doğrudan platform üyelerine bırakacak.

Ohanian’ın kripto ve blockchain yatırımları

Bu, Ohanian’ın blockchain tabanlı bir sosyal medya platformu kurmaya yönelik ilk girişimi değil. Daha önce Reddit üzerinde Ethereum tabanlı “Community Points” sistemini devreye sokmuş ve kullanıcı katkılarını blockchain tabanlı ödüllerle teşvik etmişti.

Aynı zamanda NFT projelerine büyük yatırımlar yapmış ve 50 bin adet Ethereum (ETH) token’ını, 2014 yılında henüz 0,30 dolar seviyesindeyken satın almıştı.

Ohanian’ın projeye dahil olması, TikTok’un merkeziyetsizleşme ihtimalini güçlendiren önemli bir adım olarak görülüyor. Ancak ByteDance’in TikTok’u satıp satmayacağı henüz netleşmedi. Eğer satış gerçekleşirse, TikTok’un sosyal medya dünyasında blockchain ile nasıl bir dönüşüm geçireceği büyük bir merak konusu olacak.

TikTok’un Kapatılması Beklenirken Devrim Niteliğinde Blockchain Önerisi Geldi! isimli makale Akın Akalın tarafından hazırlanmış ve koinbulteni.comda yayınlanmıştır.

Avrupa Merkez Bankası, dağıtılmış defter teknolojisi (DLT) ile yapılan işlemleri itibari para ile gerçekleştirecek bir sistem geliştirmeyi planladığını duyurdu.

ECB, blockchain ve kripto paraların temelini oluşturan DLT üzerinde çalışmalarını genişleterek, itibari para ile işlem yapmayı amaçlayan iki aşamalı bir yaklaşım benimseyecek.

Banka, ilk aşamada mevcut ödeme sistemi Target ile entegre bir sistem geliştirecek. Target sistemi, Avrupa genelinde nakit, menkul kıymet ve teminatların serbest akışını sağlıyor.

ECB’nin ikinci aşamada ise DLT tabanlı işlemleri itibari para ile daha entegre ve uzun vadeli bir şekilde gerçekleştirecek yeni bir çözüm arayışına gireceği belirtildi. Bu yeni sistemin, döviz işlemleri yerleşimini de kapsaması hedefleniyor.

ECB Yönetim Kurulu üyesi ve inisiyatifin başında bulunan Piero Cipollone, perşembe günü yaptığı açıklamada, “Bu adım, Avrupa finansal piyasalarının verimliliğini inovasyon yoluyla artırmaya yönelik önemli bir katkı sunuyor.” cümlelerini kullandı.

ECB, 2023’ten bu yana dijital para teknolojilerini araştırıyor ve finans piyasası paydaşlarını, “dağıtılmış defter teknolojisi platformlarında kaydedilen toptan finansal işlemleri merkez bankası parası ile gerçekleştirme” üzerine keşif çalışmaları yapmaya davet etmişti.

Avrupa Merkez Bankasından Blockchain Planı: Ödemelerde Kullanabilir! isimli makale Sena Yılmaz tarafından hazırlanmış ve koinbulteni.comda yayınlanmıştır.

Zhao 25 Ocak tarihli X gönderisinde, Elon Musk ve ABD Hükümet Verimliliği Departmanı’nın (D.O.G.E), federal bütçe açığını azaltmak ve harcamaları izlemek için blockchain kullanımını araştırdığına dair çıkan haberlerin ardından bir açıklamada bulundu:

Popüler olmayan görüş: Tüm hükümetler tüm harcamalarını değişmez bir kamu defteri olan blok zincirinde takip etmelidir. Buna “kamu harcaması” denmesinin bir nedeni var.

Bu öneri bazı tartışmalara yol açarken, kripto para topluluğunun geneli tarafından destek gördü. Savunucular, blockchain’in mali hesap verebilirlik ve şeffaflık sağlayabileceğine dikkat çekti.

Musk kısa süre önce yaptığı bir açıklamasında, hükümet harcamalarını izlemek, verileri güvence altına almak ve ödemeleri gerçekleştirmek için blockchain tabanlı bir defter sistemi kullanma konusunu gündeme getirmişti.

Bu araştırmaların Hükümet Verimliliği Departmanı (D.O.G.E) kapsamında yürütüldüğü belirtilmişti.

Elon Musk DOGE için Ortayı Açtı Binance Kurucusu Golü Attı: Tüm Devletler Dahil Olmalı! isimli makale Tugay Erdem tarafından hazırlanmış ve koinbulteni.comda yayınlanmıştır.

Matter Labs İş Geliştirme Başkanı Omar Azhar, ağın “public permissioned” bir layer-2 olacağını belirtti. Bu model, ağ üzerindeki işlemleri herkesin görebileceği ancak yalnızca yetkilendirilmiş katılımcıların belirli işlemleri gerçekleştirebileceği anlamına geliyor.

Projenin ortaklarından Memento Blockchain, ağın testnet aşamasında olduğunu ve ZKsync tabanlı ZK Stack teknolojisiyle inşa edildiğini açıkladı. ZK Stack, geliştiricilere özel blockchain ağları oluşturma imkanı sağlayan özelleştirilebilir bir araç seti olarak dikkat çekiyor.

Deutsche Bank, layer-2 ağını, blockchain teknolojisinin sunduğu hız avantajlarından yararlanırken, bir yandan da finans sektöründeki regülasyonlara uygun olacak şekilde geliştiriyor.

Bloomberg’e konuşan Deutsche Bank Asya-Pasifik Uygulamalı İnovasyon Lideri Boon-Hiang Chan, bu yeni layer-2’nin bankaların blockchain üzerinde deney yapmasına olanak tanıyacağını belirtti. Ayrıca, regülatörlerin fon hareketlerini daha detaylı şekilde izleyebileceğini söyledi.

Dama 2 ve projenin hedefleri

Layer-2 ağı, Deutsche Bank’ın liderliğini yaptığı çok zincirli bir girişim olan Dama 2 projesinin bir parçası. Bu proje, Singapur merkez bankasının (MAS) öncülüğünde yürütülen Project Guardian kapsamında yer alıyor. Project Guardian, büyük finansal kuruluşların varlıklarını tokenize etmek için blockchain teknolojisini nasıl kullanabileceklerini araştırmalarına olanak sağlıyor.

Deutsche Bank Ethereum’u Tercih Etti: Yeni Projesinin Detayları Açıklandı isimli makale Selim Kuşçu tarafından hazırlanmış ve koinbulteni.comda yayınlanmıştır.

Şirketin yatırım kolu olan Legal & General Investment Management (LGIM), dünya çapında 1,14 trilyon sterlin (1,5 trilyon dolar) değerinde yönetilen varlığa sahip ve bu alanda BlackRock ve Franklin Templeton gibi devlerin izinden giderek gerçek dünya varlıklarını tokenize etme sürecine adım atmayı planlıyor.

LGIM’in küresel işlem başkanı Ed Wicks, “LGIM Likidite fonlarını tokenize edilmiş formatta sunma yollarını değerlendiriyoruz. Fon endüstrisinin dijitalleşmesi, verimliliği artırmak, maliyetleri düşürmek ve daha geniş bir yatırımcı kitlesine yatırım çözümleri sunmak için çok önemli” ifadelerini kullandı.

LGIM’in likidite fonları, kısa vadeli nakit yönetimini desteklemek amacıyla tasarlanmış olup, operasyonel nakit ihtiyaçlarını karşılamayı ve istikrarlı getiriler sağlamayı hedefliyor.

Tokenized fonlara yeşil ışık

Birleşik Krallık’ta yatırım fonlarına tokenize etme izni, Kasım 2023’te hükümet tarafından verilen onayla mümkün hale geldi. Bu gelişme, Birleşik Krallık Hazine Bakanlığı, Finansal Davranış Otoritesi (FCA) ve BlackRock gibi yatırım yöneticileri ile iş birliği içinde yürütülen bir çalışma grubunun sonucunda gerçekleşti. Model, FCA tarafından yetkilendirilen fonların, belirli kriterleri karşıladığı sürece tokenizasyonu satış ve itfa işlemleri için kullanmasına olanak tanıyor. Bu kriterler arasında, yatırım portföylerinin yalnızca ana akım yatırım varlıklarından oluşması ve geleneksel değerleme ve takas süreçlerinin korunması yer alıyor.

Çalışma Grubu Başkanı ve LGIM’in görevden ayrılmak üzere olan CEO’su Michelle Scrimgeour, bu gelişme hakkında, “Fon tokenizasyonu, sektörümüzün çalışma şeklini devrim niteliğinde değiştirme potansiyeline sahip. Daha büyük verimlilik ve likidite, gelişmiş risk yönetimi ve daha özel portföylerin oluşturulması mümkün hale gelecek. Birleşik Krallık’ın teknolojik gelişmelerde ön planda kalması hayati önem taşıyor” dedi.

1,5 Trilyon Dolarlık Yatırım Devi Gözünü Kripto Paralara Çevirdi: Adımını Atıyor isimli makale Selim Kuşçu tarafından hazırlanmış ve koinbulteni.comda yayınlanmıştır.

Bernstein analistleri Gautam Chhugani, Mahika Sapra ve Sanskar Chindalia’nın müşterilere gönderdiği bir notta, son haftalarda yaşanan bir dizi olayın ardından blockchain teknolojisinin “değiştirilemez defter” özelliği ile sansürün önlenebileceğini belirtiyor.

Bu olaylar arasında Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg’in 2021’de Covid ile ilgili sansüre rıza gösterdiğini kabul etmesi, Telegram CEO’su Pavel Durov’un içerik denetlemediği için Fransa’da tutuklanması ve X’in Brezilya ile sözde yanlış bilgileri kaldırmayı reddetmesi üzerine yaşadığı anlaşmazlık yer alıyor.

ABD seçim sürecinde geleneksel medyanın politikacılar üzerindeki doğruluk kontrolünü artırırken, X’in topluluk notları özelliğiyle içerikleri denetleme çabası, gönderileri kaldırmaktan veya hesapları yasaklamaktan kaçınarak bağlam eklemeyi hedefliyor. Telegram ise sansür konusunda daha aşırı bir duruş sergiliyor. Telegram, diğer mesajlaşma uygulamalarından farklı olarak, veriler için uçtan uca şifreleme kullanmıyor, ancak verileri birden fazla yargı alanında merkezi olmayan depolama ile koruyor, bu da veri geri alımını zorlaştırıyor. Ayrıca, blockchain üzerinden sınır ötesi para transferleri yapıyor ve kripto cüzdanıyla entegre blockchain uygulamalarını destekliyor.

Analistler, Telegram’ın gizlilik konusundaki duruşuna rağmen, hükümetlerin çocuk istismarı ve yasa dışı faaliyetler gibi ciddi konularda Telegram’dan daha fazla iş birliği talep ettiğini belirtiyor. Ancak, Telegram sansüre şiddetle karşı çıkıyor, çünkü bunun siyasi görüşlerin ve ifade özgürlüğünün daha geniş çapta baskı altına alınmasına yol açabileceğinden endişe ediyor.

Chhugani, Sapra ve Chindalia, bu durumun gerçeğin ne olduğu, kimin doğruyu belirlediği, hükümetlerin gerçeği belirleyip belirlememesi ve medyayı içerikleri sansürlemesi için baskı yapması gerekip gerekmediği gibi kritik soruları gündeme getirdiğini ifade ediyor.

Blockchain tabanlı pazarların demokratikleşmesi

Bernstein analistlerine göre, Farcaster ve Lens gibi blockchain tabanlı merkeziyetsiz sosyal medya platformları başlatılmasına yönelik girişimlerde bulunulmuş olsa da, bu platformlar şu ana kadar yalnızca mütevazı bir kullanıcı çekimi sağladı ve kullanıcı ağ etkisi konusunda zorluklar yaşıyorlar, çünkü çoğu kullanıcı hala merkezi platformları tercih ediyor.

Ancak, blockchain’in pazarların demokratikleşmesini sağlaması, kullanıcıların her olay için bir pazar oluşturmasına ve tokenleştirmesine olanak tanıyarak gerçeği iletmenin özel bir yolunu sunuyor. Bu bağlamda, analistler Polygon tabanlı merkeziyetsiz tahmin platformu Polymarket’i öne çıkarıyor. ABD başkanlık seçimleri öncesinde, kullanıcılar geleneksel seçim anketlerinin yanlı olduğunu düşünüyorlarsa, Polymarket’in oranlarını takip ederek anketlerle herhangi bir farklılık olup olmadığını gözlemleyebilirler.

Örneğin, Polymarket’te ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris’in Kasım seçimlerini kazanma olasılığı Pazartesi günü yüzde 47’ye düşerken, Donald Trump’ın oranı Salı günü itibarıyla yüzde 51’e yükseldi. Daha önce eşit durumda olan Trump ve Harris, Ağustos ayında Başkan Yardımcısı Harris’in önde olduğu bir durumda yer alıyordu. Bu rakamlar, ulusal anketlerde Harris’in yüzde 47’ye karşı yüzde 44 önde olduğunu gösteren verilerle karşılaştırıldığında dikkat çekiyor.

AI tarafından üretilen içeriğin artmasıyla başa çıkmak için, Bernstein analistleri sıfır bilgi ispatlarında ilerlemelerin, insan kaynaklı içeriği doğrulamaya ve AI tarafından üretilen içerikten ayırt edilmesine yardımcı olabileceğini öneriyor.

“AI bolluk, üretkenlik ve yaratıcılık getirirken, blockchain gerçeği arayarak, kıtlığı ve güç merkeziyetsizliğini sağlayarak dengeyi kuruyor” diyorlar.

Bernstein Yanıtladı: Blockchain, Sansür Skandallarını Sonlandırabilir mi? isimli makale Selim Kuşçu tarafından hazırlanmış ve koinbulteni.comda yayınlanmıştır.

ASIC, Elektronik Takas Kayıt Sistemi’ni (CHESS) güncelleştirmek için geliştirdiği blockchain projesinin ilerleyişiyle ilgili yanıltıcı beyanlarda bulunduğu iddiasıyla ASX Limited’a dava açtı.

Yanıltıcı açıklamalarda bulunduğu iddiası

İddiaya göre ülkenin en büyük borsa operatörü olan ASX Limited, projeyi iptal etmeden önce konuyla ilgili yanıltıcı açıklamalar yaptı.

ASX, 2017’deki açıklamasında sunduğu temel hizmetlerden birini 2020’nin ilk çeyreğinde blockchain‘e taşıyacağını duyurdu.

Ancak ASX, Accenture tarafından projenin tasarımında önemli eksiklikler tespit edildikten sonra projeyi Kasım 2022’de rafa kaldırdı. Bu karar, yaklaşık 168 milyon dolar değerinde zarara yol açtı.

ASX, 10 Şubat 2022 tarihinde projenin Nisan 2023’te hayata geçmeye hazır olduğunu ve sürecin “iyi ilerlediğini” söyledi. ASIC’e göre bu açıklamalar, işler planlandığı gibi gitmediği için “yanıltıcı” kabul ediliyor.

Para cezası ile karşılaşabilir

ASIC, açtığı davada henüz ne gibi bir ceza talebinde bulunduğunu belirtmedi. AFR haberine göre ise ASX, 500 milyon Avustralya dolarından (330 milyon dolar) fazla bir para cezası ile karşı karşıya kalabilir.

ASX CEO’su Helen Lofthouse, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Bu davanın önemini ve ciddiyetini kabul ediyoruz. ASIC’in soruşturmasında tamamen iş birliği yaptık ve şu anda iddiaları dikkatlice gözden geçiriyoruz” dedi.

ASX Yönetim Kurulu Başkanı Damian Roche’nin istifa etmesi yönünde çağrıda bulunuluyor.

Dev Borsa, Yanıltıcı Blockchain Beyanı Yüzünden 330 Milyon Dolar Ceza Alabilir isimli makale Selim Kuşçu tarafından hazırlanmış ve koinbulteni.comda yayınlanmıştır.