Amerika Birleşik Devletleri uyuşmazlık çözüm kurulundan yapılan açıklamada, iki adet tartışmalı ICO sonucu dağıtımı gerçekleşen tokenlerin, senet mi yoksa para birimi mi olarak görüleceğine dair kararı; bağımsız bir jüri heyetinin vereceği kaydedildi.
İş adamı Maksim Zasiavaskiy’nin ICO düzenlemek yolu ile kanunları ihlal ettiği ve dolandırıcılık yaptığı yönündeki iddiaların ardından Zasiavaskiy, Aralık ayında suçsuz bulunmuştu. Sanık, yaptığı savunmada ICO’lar vasıtası ile verilen tokenlerin aslında birer senet olmadığını iddia etmiş ve zaten böylesi bir kuralı da çiğnediğinden haberi olmadığını belirtmişti.
Cevap olarak konuşan davacı kurumlar ABD Adalet Bakanlığı (DOJ) ve ABD Menkul Kıymetler ve Borsalar Komisyonu (SEC) sanık Zaviansky’nin aslında olaydan haberdar olduğunu çünkü satıştan önce onunla iletişim kurduklarını belirterek satışı şaibeli olarak nitelendirilen iki token olan DRCW ve RECoin’in Howey Testi’ni geçtiğini yani birer senet olduğunu iddia etti.
Aslında gayet sıradan bir dava gibi görünen bu olay, kripto para camiasında ise ciddi ilgi çekti çünkü heyetin vereceği karar, bir emsal niteliği taşıyacak. Heyet, ICO’lar yolu ile dağıtılan tokenlerin senet olup olmadığına karar vererek, bir anlamda gidişatı belirleyecek.
Ancak kararın acelesi yok. Heyet başkanı yargıç Raymond Dearie’ye göre, kararın çıkması çok uzun bir süre alabilir. Kendisine yöneltilen soruları bu aşamada yanıtsız bırakan başarılı yargıça göre, jürinin görüşmelere başlaması Ocak 2019’u bulabilir. Dearie, jüri üyelerinin vereceği kararın bu iki tokenin bir para birimi mi, yoksa bir senet mi sorusunun da cevabı olacağını belirtiyor.
Kanunlar Gerçekten de Eski mi?
Ancak bir diğer görüşe göre kanunlar kripto paraları içine almakta bir hayli yetersiz ve ortada ciddi bir kararsızlık ve belirsizlik mevcut. Zaslavskiy’nin avukatları, kanunların hali hazırdaki halleri ile şu andaki istekleri karşılama konusunda yetersiz olduğunu belirtirken, aynı zamanda ABD hükümetine de eleştrilerde bulundu.
Hükümeti ve ona bağlı kurumları ICO’lar hakkında karmaşık ve kafa karıştırıcı sinyaller vermek ile suçlayan avukatlar, ICO’lar konusunda hükümetin kendi içinde dahi çelişen açıklamalar yaptığını belirtti. Daha önce hükümetin tüm dijital para birimlerini birer emtia olarak gördüğünü belirten avukatlar, daha sonra da aynı hükümetin çıkıp bu sefer ICO’lar için senet dediğini hatırlatarak durumun yanlışlığına vurgu yaptı.
Yapılan savunmada şu ifadeler kullanıldı:
”Brooklyn, New York’taki aynı kurum, aynı olaylar hakkında farklı yorumlar yapıyor ve bunların arasında çok da bir süre farkı da yok. Bu da büyük bir belirsizliği beraberinde getiriyor.”
Hükümet tarafında ise bu iki tokenin asla bir para birimi olarak kabul edilemeyeceği, çünkü bu ürünlerin zaten aslında hiç var olmadıkları düşüncesi hakim. Sadece sözde yatırımcıları etkilemek için bir söz olarak çıkan bu ürünlerinin para birimi olamayacağını savunan iddia makamı ise şöyle diyor:
”Bu tokenlerin o dönemde para birimi olmaları imkansız. Belki gelecekte olacaklardı, belki de 10 yıl içinde bunu başarabilirlerdi ancak tabii ki de o an için bir para birimi değillerdi. Savunma makamının yapmak istediği şey tüm kripto paraları bir kefeye koymaya çalışmak ancak bunu yapmak imkanssız. Her koyun kendi bacağından asılmalı.”
SEC, bu konuda söyleyeceği ifadeler ciddi kabul göreceğinden de olsa gerek, şu ana kadar ICO’lar hakkında resmi olarak topa girmemeyi tercih ediyor. Ancak kurumun başında bulunan isim Jay Clayton, hemen her fırsatta ICO’lar vasıtası ile dağıtılan tüm tokenlerin birer senet olduğunu belirtiliyor. Hatta Clayton, tokenlerin birer senet olduğunu Nisan ayında Princeton Üniversitesi’nde katıldığı bir panelde kullandığı şu ifadeler ile açıklarken, bu benzetme büyük ilgi gördü:
”Eğer ben, çamaşırlarımı yıkamak için çamaşır makinesine bir jeton atarsam, bu senet olmaz. Ancak ben gidip de bir çamaşır makinesi bir de jeton tasarlayacağım, içine atınca çalışacak ve bunu 10 yılda yapacağım, sonra da siz para kazanacaksınız dersem; işte bu senet olur.”