Faiz indirimi beklentileri ve jeopolitik risklerin etkisiyle altın güçlü bir yükseliş sergilerken, Bitcoin fiyatı kritik psikolojik seviyelerde tutunmakta zorlanıyor ve güvenli liman tartışmaları yeniden alevleniyor.
Küresel piyasalarda risk algısı yeniden şekillenirken yatırımcıların yöneldiği adresler de netleşmeye başladı. Jeopolitik belirsizlikler ve merkez bankalarından beklenen faiz indirimleri, altın talebini belirgin şekilde artırırken, Bitcoin (BTC) aynı dönemde hisse senetleriyle benzer bir riskli varlık görünümü sergiliyor. Bu tablo, uzun süredir dile getirilen “dijital altın” anlatısının yeniden sorgulanmasına yol açıyor.
Altın bu yıl yüzde 70’in üzerinde yükselerek tarihi zirveleri test ederken, gümüşteki yükseliş yüzde 150’ye yaklaştı. Platin de rekor seviyelere çıkarak değerli metaller genelinde güçlü bir ralliye işaret etti. Yatırımcılar bu hareketi, jeopolitik oynaklığa ve uzun vadeli para birimi risklerine karşı bir korunma aracı olarak görüyor.
Bitcoin neden geride kaldı?
Bitcoin cephesinde ise tablo daha kırılgan görünüyor. Son dönemde kaldıraçlı işlemlerin ağırlıkta olması, her toparlanma denemesinin hızlı kâr satışlarıyla karşılaşmasına neden oldu. Makro cephede ise dalgalı tahvil faizleri ve yön arayan dolar, piyasalarda “sermayeyi koru” yaklaşımını güçlendirdi. Bu ortamda ilk kazanan yine altın oldu.
Catalyst Funds yatırım direktörü David Miller’a göre bu ayrışma tesadüf değil. Miller, altının merkez bankaları tarafından rezerv varlık olarak kabul edildiğini, Bitcoin’in ise hâlâ daha çok bireysel yatırımcı ağırlıklı bir varlık olduğunu vurguladı.
World Gold Council verileri, altın destekli ETF’lere yıl boyunca düzenli giriş olduğunu gösteriyor. Özellikle State Street’in SPDR Gold Trust fonundaki varlıklar 2025’te yüzde 20’den fazla arttı. Öte yandan Goldman Sachs, 2026 için altın fiyatının ons başına 4.900 dolara yükselebileceğini öngörerek yukarı yönlü risklerin ağır bastığını belirtiyor.
