Akdeniz Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nde görev alan Prof. Dr. Suat Kolukırık, Koronavirüs salgınıyla birlikte insanların dijital kanallara yönelmeye başladıklarını düşünüyor. Öyle ki Kolukırık, Koronavirüs ile birlikte dijital donanımın adeta “bir zorunluluk haline geldiğini” söylüyor.
Türkiye’de hala milyonlarca insan her gün işe gitmek zorunda. Ancak Koronavirüs yüzünden evden çalışmaya başlayan, eğitimine evden devam eden milyonlarca insan var. Bu insanlar artık günlük işlerini evden hallediyor ve bunu yaparken büyük ölçüde dijital ürün ve hizmetleri kullanıyorlar. Artık toplantılar ve ‘arkadaş buluşmaları’ Zoom gibi platformlar üzerinden düzenleniyor, yemek/market siparişleri ilgili mobil uygulamalarla yapılıyor.
Prof. Dr. Suat Kolukırık’a göre bu aslında dijital dönüşümün ne kadar hızlı ilerlediğinin bir göstergesi. İnsanların artık online alışveriş yaptıklarını, dizi ve filmleri online ortamda izlediklerini belirten Kolukırık, bunun ötesinde yapay zeka ve nesnelerin interneti gibi teknolojilerin de günlük yaşamın birer parçası haline geldiklerini söylüyor:
“Yapay zeka, nesnelerin interneti, inovasyon, artırılmış gerçeklik, bulut bilişim ve siber güvenlik gibi konular gündelik yaşamımızın bir parçası haline gelmiş durumda.”
Etkisini Hissedeceğiz
Prof. Dr. Kolukırık insanların artık her türlü veriye çok daha kolay bir şekilde erişebildiklerini belirtti. Ancak Kolukırık bu dijitalleşmeyle birlikte veri kirliliğinin de artmaya başladığını hatırlattı.
Gözetim toplumu, köleleşme gibi kavramlara değinen Prof. Dr. Kolukırık, dijitalleşme sürecinin etkilerinin detaylı şekilde incelenmesi gerektiğini düşünüyor. İçinde yaşadığımız dünyayı anlamak için artık 20.yüzyıldan kalma düşünceleri kullanamayacağımızı vurgulayan Kolukırık’a göre her şeyden önce “sosyolojik alışkanlıklarımızın” değiştiğini anlamamız gerekiyor.
İlerleyen zamanlarda teknolojinin etkilerini daha net bir şekilde hissetmeye başlayacağımızı söyleyen Kolukırık, Türkiye’nin bu dijital dönüşüm sürecinden geri kalmaması gerektiğini düşünüyor. Kolukırık’a göre dijital iz ve kripto para gibi teknolojilerin etkilerini “her geçen gün daha fazla hissedeceğiz” ve tüm bunlara “hazır olmalıyız.”:
“20. yüzyılın kavramları bugünü anlamak için artık yeterli gelmiyor. Türkiye olarak bilgiyi işleyiş biçiminden üretim süreçlerine, sosyalleşme biçimlerinden tüketim anlayışımıza kadar teknolojiyle iç içe geçerek çeşitlenen görünümlere hazır olmak durumundayız. Dijital kültür, biyoteknoloji, gözetim toplumu, mahremiyet, dijital iz, dataizm, kripto para ve ekonomilerin etkisini her geçen gün daha fazla hissedeceğiz. Onun için dijital dönüşümü ıskalayamayız.”