Kripto para piyasası ve yatırımcısı için, Uzak Doğu faktörü çok ama çok önemli bir yer tutuyor. Özellikle Çin ve Güney Kore gibi ülkeler, Bitcoin başta olmak üzere diğer kripto paralardaki hacmin hatrı sayılır bir kısmını oluştururken, birçok yatırımcı Asya kültürü ile alakalı daha önce ismini dahi duymadığı birçok şeyi, Bitcoin piyasasını takip ederken öğrenmeye başladı: Örneğin Çin’de Kameri takvime göre yeni yılda insanların birbirine değerli hediyeler alması gibi…
Durum böyle iken, Uzak Doğu piyasası aynı zamanda birçok kez yasaklama ve katı düzenleme haberleri ile gündeme geldi ve gelmeye de devam edecek gibi görünüyor. Türlü yasaklama ve düzenleme haberlerinin Bitcoin ve diğer kripto paraların fiyatları üzerindeki etkisi herkesin malumu iken, Hong Kong’da düzenlenen Token 2049 Hong Kong Konferansı durumun ne yönde gittiği hakkında bize değerli bilgiler verebilir.
Özellikle etkinliğin ilk gününde konuşulan ana konu; Çin’in ‘Tokenomics’ hamlesinin ne halde olduğu idi. ICO yasakları ve çeşitli borsalarda ticaretin kökten yasaklanması gibi durumlara rağmen, Çin’in bu hamlesinin doğru yolda ilerlediğini söylemek mümkün gibi gözüküyor.
Ancak elbette, bu durumun iyi gittiğinin ifade edilmesi, kripto para piyasalarının Çin merkezli yasaklardan etkilenmediği anlamını taşımıyor.
Çin hükümetinin ICO’ları yasaklamasının altındaki temel amacın, bu etkinlikler aracılığı ile kara para aklama ve vergi kaçakçılığı başta olmak üzere birçok yasa dışı işin yapılabiliyor oluşu gösterilse de, yasağın ICO’lar önünde çok caydırıcı bir etkisi olduğunu söylemek, en azından şu an için güç.
Yasağın başlaması ile birlikte ülkede birçok tabiri caizse ‘merdiven altı’ ICO’ların düzenlendiği belirtilirken, konuyla ilgili konuşan Wanchain CEO’su Jack Lu, ”Yasaktan sonra ICO sayısı öncesine göre belki de 10 katına çıktı.” diyerek durumu özetledi.
Lu’ya göre, Çin hükümeti bu yasağın ardından tam bir kredibilite krizi yaşıyor. Çin hükümeti yetkililerinin Blockchain teknolojisinin yararlarını ve getirdiklerini kabul ettiğini belirten Lu, buna karşın bu tarz yasaklama aktivitelerinin de sektöre balta vurduğunu ve bu durumun hükümeti tutarsız gösterdiğini belirtti.
Çin hükümetinin izlediği bu stratejinin ne yönde sonuçlanacağı konusunda yapılan çoğu tahminin boşa olduğunu ancak zamanın bunu gösterebileceğini belirten Lu’ya göre Çin; Blockchain teknolojisini ancak özel ve tokensiz bir formda kabul etmek istiyor ve kendisinin şirketi de bu yönde birtakım çalışmalar yapıyor.
Bir de, ülkede filizlenen ve dünyada çok büyük bir ekonomi ve istihdam oluşturan ve projeleri ile gelecekte internet dünyasına yol verme potansiyeli olan Alibaba, Baidu ve Tencent gibi kuruluşların Blockhain teknolojisine entegrasyon yönünde yaptığı çalışmalar var. Lu’ya göre geleneksel girişimcilik modelleri ile bu tarz yenilikçi ve Blockhain temelli girişimcilik modelinin gelecekte bir gün kafa kafaya gelip çarpışması, hayli olası.
Kripto Para Piyasası Nasıl İşliyor?
Etkinlikteki bir diğer panelde ise piyasanın nasıl işlediğine dair bir fikir teattisinde bulunuldu. Özellikle büyük yatırımcılarının ellerindeki kripto para portföylerini nasıl yönettiği, hangi hareketi çizen paraları ellerinden çıkarıp, hangi hareketi yapan paraları yatırım portföylerine eklediği ve tüm bunların piyasayı nasıl etkilediğine dair çeşitli görüşler paylaşıldı.
Konuyla ilgili konuşan, sadece tokenlere yatırım yapması ile bilinen ve Bitcoin Vakfı kurucusu ve şimdilerin New Alchemy yöneticisi Peter Vessenes, yeni girişimlere yapılan yatırımlar ile kripto para yatırımları arasında ciddi bir likidite farkı bulunduğunu söylerken, bu iki yatırım modelinin arasındaki temel farkları şöyle açıkladı:
”Elbette ki Girişim Sermayesi’nde de çok çeşitli ticaretler yapılabilir ancak benim kendi firmam başta olmak üzere diğer firmalar da, özellikle son dönemde, Token yatırımlarına daha fazla ilgi duymaya başladı.”
Yine konuyla ilgili görüş bildiren bir başka isim olan Pantera Capital yöneticisi Paul Veradittakit ise, kendi firmasının felsefesini: ”Biz ticaret yapıyoruz ancak bunu yaparken izlediğimiz ana yol, alıp beklemektir. Örneğin aldığımız ürün 1000 katına çıkınca, elbette masadan bazılarını satıyoruz.” diyerek özetledi.
MindWorks Ventures firmasında yöneticilik yapan David Chang ie, Veradittakit’in aksine, daha az kar ile iş yaptıklarını açıklarken token yatırımlarının portföyün yaklaşık yüzde 10’u ila 15’i arasında olduğunu belirtti.
Sora Ventures firmasının yetkilisi Jason Fang ise Çin’de satışa çıkan Tokenler ile Amerika’dakiler arasında fark olduğunu belirterek, şu ifadeleri kullandı:
”Örneğin Çin’deki yatırımlar, Amerika’ya göre genelde daha uzun vadeli olur. Eğer siz fiyatı düşürmezseniz, bir başkası bunu sizin yerinize muhakkak yapar. Çin’de işler biraz da böyle yürüyor.”
Japonya Neler Yapıyor?
Çin ve onun izlediği kripto para politikası etkinliğin temel noktalarından olsa da, Bitcoin ve onun genelinde Blockchain teknolojisine olumlu bakışı ile bilinen Japonya’nın piyasadaki rolü de tartışıldı.
Konuyla ilgili söz alan, yasal olarak düzenlenmiş ICO platformu ve borsa grubu olan Quoine CEO’su Mike Kayamori, ülkedeki kripto para piyasalarının ve etkinliklerinin canlılığına dikkat çekerken, birtakım kıyaslamalarda da bulundu.
Özellikle şirketinin kendi ICO’sunu yaptığını ve geçtiğimiz Kasım ayında 105 milyon dolar topladıklarını belirten Kayamori, ülkenin en önemli denetleyici kurumu FSA yani Japonya Finansal Hizmetler Kurumu ile ortak çalıştıklarına ve iş birliğinin hayli güzel ilerlediğini ifade etti.
Kayamori, Japonya’nın Çin’e göre daha yenilikçi bir bakış açısına sahip olduğunu belirtirken, ”Çin’de yasaklanan her şey, Japonya’da hoşgörü ve minnet ile karşılanıyor. Aramızdaki temel fark bu.” yorumunu yaptı ve ülkedeki borsaların ve token dağıtıcılarının resmi lisans almaya başlamasının ardından 90’dan fazla kuruluşun resmi lisans belgesi almak için başvuru sırasında beklediğini ifade etti.
Ancak lisans almanın o kadar da kolay olmadığı biliniyor. Özellikle lisans alacak kurumlar çok sıkı bir şekilde KYC/AML tarafından denetlenmek ve yeterliliklerini göstermek zorunda.
Japon hükümeti, kripto paralar konusunda olumlu bir tutum sergilese de, her önüne gelene merhaba demediği de çok açık. Hükümetin, özellikle Ocak ayında gerçekleşen Coincheck hack olayının ardından çok çok daha dikkatli davrandığını belirten Kayamori, 90’dan fazla bekleyen firmanın çok sıkı incelendikten sonra lisans verilmeye layık görülürse, ancak o zaman derin nefes alabileceğinin altını çizdi.
Kayamori, sözlerini şu şekilde noktaladı:
”Önce 2014 yılında Mt.Gox borsasının hacklenmesi, ardından da 2018’de Coincheck’in başına gelen hadise… Tüm bunlar temel güvenlik rehberlerinin varlığına rağmen gerçekleşti ancak uzun dönemde bu tarz şeylerin bir daha yaşanmaması için hükümetin çok iyi çalıştığını biliyorum. Umarım yakında işler herkes için daha iyi olacak.”