Yozlaşmadan Bıkmış Meksikalıların Blockchain’e İhtiyacı Var
Meksika‘da Pazar günü yeni bir başkanlık seçimi gerçekleşecek ve seçimin en iddialı adaylarından olan Andres Manuel Lopez Obrador, kendisinin iktidara gelmesiyle birlikte ülkedeki yozlaşmanın bir son bulacağını vaat ediyor.
Başka bir aday olan Jaime Rodriguez Calderon da seçimi kazanması durumunda ülkede yaşanan suç ve yozlaşma vakalarının kökünü kazıyacağını ve Meksika’yı bu tarz olaylardan kurtaracağını iddia ediyor. Herhangi bir partiden destek görmeyen ve seçime bağımsız bir aday olarak katılan Calderon’un anketlere göre yüzde 3 civarında bir oyu var ve kendisinin seçimi kazanması pek mümkün değil gibi görünüyor.
Calderon’un ülkedeki suç oranını ciddi ölçüde düşürmek için biraz çarpıcı planları var. Çıktığı ilk başkanlık tartışmasında “hırsızlık yapanların elini kesmek lazım” diyen Calderon programın moderatörünü epey şaşkına çevirmişti. Kendisine moderatör tarafından defalarca kez ciddi olup olmadığı sorulduğunda son derece ciddi olduğunu belirtmişti.
Meksika’nın yozlaşmadan ve genel olarak suçtan kurtulmak için bu tarz yöntemlere başvurması epey düşük bir ihtimal. Yine de ülke yeni bir seçime doğru ilerlerken seçim adaylarından böyle çarpıcı planlar sunulabiliyor.
Yozlaşma Meksika’da gerçekten ciddi bir sorun haline geldi ve ülke yozlaşma yüzünden ciddi kayıplar yaşıyor. Meksika ülkedeki aşırı boyutlara ulaşan yozlaşmalar yüzünden her yıl GSYH’sinin yüzde 5 ile 9’unu kaybetmek zorunda kalıyor. Yozlaşma ülkeye maddi açıdan zarar vermenin yanı sıra vatandaşın düşüncelerini de ciddi ölçüde etkiliyor. Seçimde oy kullanacak seçmenlerin yüzde 35’i yaklaşmakta olan seçimin kazananının büyük ölçüde yozlaşma ile belirleneceğini düşünüyor.
Ama seçimin en iddialı adaylarından olan ve kazanmasına gayet muhtemel gözüyle bakılan kişi son derece basit bir çözüm sundu. Andres Manuel Lopez Obrador geçtiğimiz yıl verdiği bir röportajda şöyle söylemişti:
“Tüm Meksikalılarla birlikte bir dürüstlük paktı yapacağız.”
Meksika’nın mevcut başkanı olan Enrique Peña Nieto’nun hükümeti çeşitli skandallara karıştı, suçluları affetme gibi bir öneride bulundu ve daha niceleri. Ancak Obrador, iktidara gelmesi durumunda Nieto’yu yargılamayacağını söylüyor.
Obrador iktidara gelmesi durumunda mevcut başkanı yargılamayacağını söylese de ülkedeki yozlaşmayla epey ciddi şekilde mücadele edeceğini söylüyor ki zaten kendisinin bu söylemleri onu halkın gözünde epey popüler bir konuma getirdi. Obrador’un partisi bundan yalnızca dört sene önce kuruldu ve kendisinin iki kez başkanlık seçimine katılıp kaybetmişliği var. Obrador buna rağmen çok daha tecrübeli rakiplerine ciddi farklar atmayı başarıyor. Obrador’un vaatleri arasında en çok vurgu yaptığı şey de ülkenin yozlaşmış elit sınıfını, kendi deyimiyle “güç mafyasını” bitirecek olması.
Günümüzde Meksika’da önceden vali olup şu anda parmaklıklar arkasında olan, soruşturulan onlarca kişi var. Meksika medyası bundan bir süre önce ülkenin, hatta belki de tüm dünyanın gördüğü en büyük yozlaşma vakalarından birini ortaya çıkarmıştı. Hükümetin önde gelen isimlerinin dahil olduğu bu yozlaşmış düzende 11 farklı devlet kuruluşundan 8 farklı üniversiteye ve yüzlerce paravan şirkete 430 milyon dolar civarında para akışı yapıldığı, bu para akışının 2013-2014 yılları arasında yasa dışı sözleşmeler sayesinde yapıldığı ortaya çıkarılmıştı. Bunun haricinde ülkenin first lady’sinin satın aldığı milyonlarca dolar değerindeki malikane de pek çok kişinin dikkatini çekmişti.
Meksika’da bu tarz yozlaşmalar aslında çok çok uzun senelerdir yaşanıyor. Hatta ülkede “hile yapmazsan başarılı olamazsın” diye yerel bir deyim dahi var. Meksika yozlaşma ile yıllardır uğraşıyor olsa da bu tarz vakaların özellikle son birkaç yılda çok daha ciddi bir boyuta ulaştıklarını da belirtmek lazım. Transparency International tarafından yayınlanan Yozlaşma Endeksi’ne göre Meksika 2012 yılında listenin 105. sırasındayken geçtiğimiz yıl 135. sıraya geriledi. Ülkenin mevcut başkanı olan Nieto iktidara 2012 yılında gelmişti.
Ancak Meksika’daki görevi denetim yapmak olan Transparencia Mexicana adlı kuruluşun genel müdürü olan Eduardo Bohorquez’e göre ne Lopez Obrador ne de onun en yakın rakibi olan Ricardo Anaya “yozlaşmayla mücadele etmek için kapsamlı bir çalışma” yaptı.
Reforma adlı bir gazete tarafından yayınlanan anketlere göre Obrador’u 25 puan geriden takip eden Anaya, yozlaşmayla nasıl mücadele edeceğini Obrador’a kıyasla daha detaylı bir şekilde anlatıyor.
Anaya seçimi kazanması durumunda hükümet içerisindeki para akışını takip etmek için Blockchain teknolojisini kullanacağını ve böylece nakit paraya olan ihtiyacı ortadan kaldıracağını söylüyor. Mevcut hükümet nakit para sayesinde ciddi yozlaşmalar yapabildiği için Anaya’nın nakit paradan kurtulmak istemesi gayet makul. Anaya aynı zamanda bağımsız bir savcılık ofisinin yozlaşma vakalarını araştırmasını istedi. Bu aslında son derece önemli bir öneri çünkü Meksika’da gerçekleşen büyük çaplı davalar genellikle hükümet nasıl isterse öyle sonuçlanıyor. Dolayısıyla Anaya’nın bu tarz yozlaşma davalarını bağımsız bir savcılık ofisine bırakmak istiyor oluşu ilgi çekici.
Anaya aynı zamanda tamamen Peña Nieto’yu araştırması için özel bir savcılık ofisi kuracağını, suçlu bulunması durumunda da Nieto’nun hapse atılacağını söyledi. Anaya’nın bu vaadi halk tarafından gayet hoş karşılanıyor. Gea-Isa tarafından yapılan bir ankete göre Meksika halkının yüzde 78’i Peña Nieto’nun yozlaşmadan soruşturulmasını istiyor.
Her iki başkan adayı da seçimi kazanmaları durumunda Meksika anayasasında ülke başkanının yozlaşma gibi şeylerden soruşturulmasını engelleyen yasayı değiştirmeyi de vaat ediyor. Ancak Anaya’nın Nieto’yu yargılatacağını, gerekirse hapse attıracağını söylemesi Obrador’un izleyeceği yola ters düşüyor çünkü yukarıda da belirttiğimiz gibi kendisi Nieto’nun yargılanmayacağını söylüyor.
Open Society Justice Initiative’in genel müdürü olan James A. Goldston’a göre bu durumun ciddi sonuçları olabilir. Goldston “yozlaşmadan sorumlu tarafların düzgün şekilde soruşturulmaması, dava edilmemesi ve cezalandırılması durumunda işlerin daha da kötüleşebileceğini” düşünüyor.
İktidar partisinin adayı olan José Antonio Meade ise yozlaşma yapmış yetkililerin çaldıkları mallara el koymayı öneriyor. Ancak Meade yakın zamanda yozlaşma üstünde dönen tartışmalara katılmaya pek istekli değil gibi. Yozlaşma konusunu pek masaya yatırmayan Meade şu anki anketlere göre üçüncü sırada yer alıyor.
Bohorquez’e göre seçim adaylarından gelen öneriler biraz fazla iddialılar ve “araçları amaçlarla karıştırıyorlar.”
Lopez Obrador, hükümetin imzalayacağı her türlü sözleşmenin kamuya açık dijital bir veri tabanında tutulmasını önermişti ancak Bohorquez’e göre bu veri tabanında tutulacak olan “bilgilerin herhangi bir şey için kullanılacaklarının bir garantisi yok.” Bohorquez ayrıca Obrador’un önerdiği tarzda bir sistemin zaten 1995 yılından beri var olduğunu söylüyor.
Hükümet içerisinde yapılan işlemlerin bilgileri analiz edilse ve bu analizler doğrultusunda belli başlı adımlar atılsa dahi atılan bu adımlar sayesinde yozlaşmada bir azalma yaşanacağını söylemek güç. Bohorquez, hiçbir adayın cevabını vermediğini iddia ettiği şu soruyu soruyor:
“Sonuçları nasıl ölçeceğiz? Gelişme katettiğimizi nereden bileceğiz?”
Çıkar çatışmalarını kapsayan yasalarda belli başlı iyileştirmeler yapacağını söyleyen Obrador’a göre bu sorunun cevabı aslında “ahlaki bir anayasada” yatıyor. Obrador’un önerisi doğrultusunda filozoflar, psikologlar, yaşlılar, şairler ve niceleri bir araya gelerek yozlaşmayla mücadele etmek için taslak bir belge oluşturacaklar ve bu belge “gerçek mutluluğa ulaşmanın” haritası olacak.
Obrador’un bu ‘ahlaki önerisi’ her ne kadar kulağa son derece güzel geliyor olsa da kendisinin bu öneriyle çelişen bazı hareketleri yok değil. Mesela Obrador’un ekibine kattığı isimlerden olan Napoleon Gomez Urrutia adlı eski bir maden patronu, işçilerinden 55 milyon dolar gibi bir meblağ çalmakla suçlanıyor.
Ancak Obrador, Urrutia hakkında yapılan yorumlara karşı çıkıyor ve Urrutia’nın itibarının büyük patronlar tarafından “lekelendiğini” iddia ediyor. Obrador geçtiğimiz ay verdiği bir röportajda artık geleceğe odaklanmanın ve “politik davalardan” kaçınmanın vaktinin geldiğini söylemişti.
Kendisi aynı zamanda “Pazar gününde önce olacakları pek de umursamadığını” vurguladı.