Geçtiğimiz hafta sizlerle; Apple Music, YouTube ve eBay’in Blockchain tabanlı alternatiflerinin nasıl işleyebileeğine dair bir yazı paylaşmıştık. Gelin bugün de, Facebook’un Blockhain tabanlı kripto parası nasıl olabilir, ona bakalım…
Facebook’u kuran ve bugünlere gelmesinde büyük pay sahibi olan Mark Zuckerberg‘in serveti henüz 33 yaşında olmasına rağmen iken 71 milyar dolar.
Son 10 yıl içerisinde özellikle iyi bir algoritma ile yönetilen Facebook reklamlarının firmalar için etkili olmasından da mütevetllit servetine servet katan Mark Zuckerberg, bu işi neden merkezsiz bir şekilde yapmak istiyor? Ve kripto para teknolojisi ve bu sektördeki gelişmeler, Facebook’ta nasıl bir etkiye sahip olabilir?
Zuckerberg, yeni yıl için paylaştığı tebrik mesajında şunları söylemişti:
”Artık son dönemde yaşanan gelişmelerle birlikte, birçok insan teknolojinin gücü merkeziyetten uzaklaştırmaktansa tam tersi tekelleştirdiğini düşünüyor. Merkezsiz olan sistemlerin pozitif ve negatif etkileri üstünde ciddi ve derin bir çalışma gerçekleştireceğiz. Bunların arasında kripto paraları incelemek de var.”
Facebook CEO’su bu mesajın ardından yakın dönemde kullanıcıları ile bir başka güncelleme daha paylaştı. Buna göre, artık Facebook kullanıcıları ana sayfalarında şirket brifingleri, ana akım medya veya marka tanıtımları yerine, arkadaşlarının yayınladıkları şeyleri daha çok görecek. Elbette bu durum, kullanıcıların inisiyatifinde olacak.
Bu yeniliğin amacının anlamlı sosyal ilişkiler kurmak mı yoksa daha fazla trafik elde etmek için mi olduğu henüz bilinmese de Wall Street’in bu olaya tepkisi sert oldu ve Facebook son bir hafta içinde %4.5 oranında değer kaybetti.
Aslında bu düşüş çok da sürpriz değil. Eğer büyük şirket ve markaların yöneticileri Facebook’un reklam tabanlı ve müşteriyi kendine çeken reklam algoritmasını kullanmama kararı alırsa elbette ki hisse değerlerinde bir düşüş beklenecekti.
Peki Zuckerberg Bunu Neden Yaptı?
Facebook’un bu hamlesinin altında yatan ana sebebin ise Amerika Birleşik Devletleri’nin kurum üzerinde son dönemde yarattığı ciddi baskı.
Rusya merkezli incelemelerde, Facebook’un reklam algoritmasını bir nevi kötüye kullanarak insanlara, onlar farkında olmadan reklam yaptığı belirtilmişti. Ancak daha da önemlisi, Donald Trump’un kazanması ile sonuçlanan geçtiğimiz yıl yapılan başkanlık seçimlerinde, Facebook’un etki gücünü taraflı olarak kanalize ettiği iddiaları bulunuyor.
Daha da fazlası, Facebook’un algoritma kullanarak birçok insanın içine girdiği bir fikir çemberi yaratması. Bu şekilde toplanan insanların değerlendirilmesi ile oluşan reklamların hitap edeceği kitlelerin bilgisini de, Facebook’un şirketlere pazarladığı belirtiliyor.
Facebook’un bu kitleleri sitede olaşan fake bir haberi izleyerek ve bunu paylaşan insanların verisini çıkararak oluşturduğu da belirtiliyor.
Zuckerberg’ün bu kararı almasındaki tek etmen elbette bunlar değil. Son dönemde Facebook kullanıcıları arasında artan huzursuzluk da bu kararın alınmasında önemli bir etmen. Özellikle yakın dönemde siber güvenlik uzmanı Bruce Schneier’in Facebook kullanıcılarına ithafen yaptığı: ”Facebook’un müşterisi olduğunuzu düşünmek gibi bir hatayı sakın yapmayın, siz burada ürünün ta kendisisiniz.” açıklamasının çok beğenilmesi de Zuckerberg’ü düşünmeye itmiş durumda.
Kullanıcılar yavaş ve geç de olsa artık olayın farkına varmayı başladı. Paylaştıkları haberler ile site üzerinden ürünün trafiğini arttırıyor, ürüne portföy oluşturuyor ve tanıtımını yapıyorlar ancak bunun için bir kuruş dahi para almıyorlar.
İşin daha da kötüsü, insanlar bunu yapmalarına rağmen bir de üstüne görmek istemedikleri bir ton gereksiz haber ve sayfa ile ana sayfada baş başa bırakılıyor. Sürekli ana sayfada karşımıza çıkan reklamlar bir süre sonra gerçekten insanı sıkıyor.
Şu anki mevcut iş modelinin beraberinde getirdiği en büyük problem ise, Facebook merkezsizleştikçe -bunu haber kaynağındaki içeriklere müdahele etkisini azaltarak ya da YouTube’un yaptığı gibi içerik üreticilerine yarattığı trafik sebebiyle ödeme yaparak yapabilir- şirketin büyük hissedarlarının pastadan aldıkları pay çok fazla küçülecek.
Ancak öteki taraftan da, eğer bu durum devam ederse ve Facebook kullanıcılarının kitlesel tepkisi büyürse, birçok kullanıcı siteden ayrılabilir ve bu da siteyi reklam vermek için ihtişamlı bir yer olmaktan çıkarır.
Özellikle MySpace’in yükselişi ve daha sonra çöküşü, Facebook yöneticilerinin aklında bulundurması gereken bir gerçek. Hele de Facebook’un MySpace’in yerine geldiği göz önüne alınırsa.
Çözüm Token Mi?
Bu ikilemin çözümü için alternatiflerden biri de Zuckerberg’in bahsettiği bir kripto para yani FB Coin olabilir.
Elbette şu anda bu durum çok net bir şekilde ortaya konmuş değil ve kimsenin Facebook’un gelecekteki planları hakkında bir bilgisi yok, olay sadece spekülasyonlardan ibaret. Ancak, şirketin geçmiş dönemdeki girişimsel çalışmaları ve vizyonu göz önüne alındığında bu tarz spekülasyonların çıkması çok da mantıksız değil.
Böyle bir uygulama ile sitenin merkezi adeta yer değiştirebilir.
Şöyle ki, bir an için Facebook’un çok fazla sayıdaki kripto parasını önceden madencilik ile çıkardığını düşünelim. Bu kripto paranın büyük çoğunluğu ise daha sonra şirketin ana hissedarlarına dağıtılsın. Kalan para ise Facebook’un portföyünde kalsın ve bu para, içerik üreten insanlar, ajanslar ya da firmalara pay edilsin. Daha sonra da Facebook, siteye reklam vermek isteyen kullanıcılara ödemelerin kripto para ile yapılacağını söylesin. Ve buyrun, karşınızda hem arz hem de talebin olduğu büyük bir market.
Bu tokenlere arz ve talebin çok büyük olacağını düşünürsek, Facebook tokenleri, dolara karşı bile gelebilir.
Şu anda bu yukarıda anlattığımız durum, Facebook’un kripto para entegrasyonuna hazırlandığı dönemde şu an için en mantıklı seçenek olarak karşımızda duruyor. Hem şirketin ana hissedarlarına, hem de ana içerik üreticilerine kazandıracak bu sistem, aynı zamanda merkezsiz sistemin ana felsefelerine de bağlı kalıyor.
Peki, Facebook ödeme yapacağı kullanıcılarının ürettiği içeriğin çalıntı olmadığına ve orijinal olduğuna nasıl kanaat getirecek?
Tüm bu içerik üreticilerinin itibarını sınıflayan bir sistem, botları işin içine dahil ederek tıklanma elde edenleri dışlayacak bir güvenlik yazılımı ve diğer birçok gereklilik de, bu yeni platformda güvenililirliği arttırmak için olması gerekenler.
Peki, bu işi kim yürütecek? Facebook, herhalde kendi kripto parasıyla döndürdüğü bir yerde kontrolsüz bir şekilde içerik üretilmesine ve bunun sitenin itibarını zedelemesine izin vermeyecektir.
Eğer Facebook bu sistemleri iyi bir şekilde entegre edip, kontrolünü de sağlarsa merkezsiz bir vizyon ile çok daha fazla büyüyebilir. Zuckerberg de Facebook’un işleyiş portföyünü kripto paralar ile değiştirmek isterse, halkla da paylaşılacak olan bu kripto para fikri bunu yapmak için muhteşem bir araç olabilir.
Ancak bazı medya otoriteleri, Facebook’un bu son dönemdeki politikalarına duydukları tepki nedeniyle, bu yukarıda bahsettiğimiz şeyleri gerçekleştirecek başka bir platformun Facebook’un yerini almasını istiyor. Nasıl ki Facebook, MySpace’in yerini aldıysa, o platform da Facebook’u tarihten silsin istiyor.
Günümüz sosyal medyasında yazılan tweetler ya da paylaşılan resimler dünyaca ünlü insanların işlerini kaybetmelerine kadar giden süreçlere yol açıyorken, artık sosyal medya; gücün halkta olduğu sistemlere ihtiyaç duyuyor.
Fakat kim bilir, belki de Mark Zuckerberg -daha önce de belirttiği üzere servetinin tamamını hayırlı işler için bağışlayacağını açıklayan bir isim- insanlığa en büyük hediyesini merkezsiz ve gücün halkta olduğu bir sosyal medya platformu yaratarak verebilir.
Şu bir gerçek ki, Bitcoin fiyatı düşsün veya düşmesin, ister 1 dolar ister bir milyon dolar olsun, Blockchain sistemi, dünyada bir şeyleri değiştirmeyi fazlasıyla başardı. En azından düşünce bazında.