eBay, Youtube ve Apple’a Blockchain Tabanlı Alternatifler Mümkün mü?
İnternet yaşantımızı adeta esir almış durumda ve internet merkezli girişimler şu anda büyük bir pazar haline geldi. İnternetteki fenomen web siteleri bizlerin müzik dinlemesi, video izlemesi, alış veriş yapması ve daha birçok şeyi oturduğumuz yerden gerçekleştirmemizde bize muhteşem opsiyonlar sunuyorlar ancak çağımızda değişimin müthiş hızını yakalamak isteyen bazı Blockhain sevdalıları ise, bu web sitelerinin blockchain altenatifleri oluşsa ne olur sorusunu sormaya çoktan başladı bile.
Eğer web siteleri de aynı kripto paralar gibi merkezi olmayan bir sistemle kullanıma açılırsa, olayın konseptinin tümüyle değişeceğini ön görebilmek için kahin olmaya gerek yok. Ancak bu değişim şu anda bazı insanlara imkansız gelebilir. Bu noktada internetin 1999’dan bu yana geçirdiği değişimi hatırlatmakta fayda var. Örneğin o yıllarda caps kültürünün internette bu denli hakim olacağı kimin aklına gelirdi ki?
Günümüzde, bir web sitesi ve onun tüm bilgileri depo ettiği sistemler tek bir elden kontrol ediliyor. Ancak bunun merkezi olmayan versiyonunu bir an için hayal edersek, veri tabanının geliştiricilere ait değil de, tam tersi toplumun kendisine ait olacağı durumu karşımıza çıkıyor. Ve bu toplum; birçok farklı projeyi ve iş modelini merkezi olmayan bir veri tabanını kullanarak gerçekleştirme şansına sahip ki, bu tüm oyun kurallarının değişmesi anlamına geliyor.
Şöyle bir örnekle olayı realize edelim: 2003’te bir Friendster hesabı açtınız. Eğer web sitelerinin merkezi olmasaydı, siz bu 2003’te açtığınız profille daha sonra MySpace’e sonra da Facebook’a kolaylıkla kayıt olabilecektiniz. Elbette ki her site, bir öncekinden farklı olarak kullancılarına yeni bir bakış açısı veya yeni koaylıklar sağlıyor olabilir ancak merkezi olmayan versiyonda kullancıılar, en baştan başlamaya gerek duymacaktı. Aynı profil ile işlere devam edeceklerdi ve bu onlara zamandan ve popülariteden kazanç sağlayacaktı.
Sermayeye bağlı olan birçok girişimci ve yatırımcı son dönemde zaten bu yukarıda bahsedilen şeyin gerçekleşmesi için bazı projelere giriştiler bile. ICO’lar ile yapılan bu girişimler sadece para toplamanızı sağlamıyor; aynı zamanda sizin bu tarz projeler geliştiren insanlarla iletişim kurmanızı ve fikirlerinizi geliştirmenizde size ön ayak oluyor. Şimdi gelin, bu 3 internet devinin blockhain alternatiflerini bir an için hayal edip, ufkumuzu genişletelim:
eBay’e Elveda mı?
eBay, internet ilk çıktığı günden bu yana neredeyse bizimle birlikte olan bir online alışveriş platformu. Alışveriş denen şey aslında birden fazla etmeni içinde barındırıyor ve bazı web siteleri bunu göz önünde bulundurarak birçok alanda spesifik olarak hizmet veriyor. Örneğin sadece, çizgi roman, beyaz eşya, tablet veya müzik aleti satan web siteleri mevcut.
Bir görüş, bu tarz spesifik sitelerin alanında uzman olduğu fikrini karşınıza çıkarabilir ve bu sayede daha iyi müşteri deneyimi sunduklarını düşünebilir. Ancak bu olayın aslında eksileri olduğunu da güncel bir örnekle açıklayalım. Günümüzde hastaneleri ele alalım. Sadece tek bir branşın olduğu birçok hastane ve merkez mevcut. Örneğin kulak burun boğaz hastanesi ya da göz hastanesi gibi. Siz bu hastanelerden birine gittiniz gözünüzde bir rahatsızlık için. Yapılan incelemeler sorunun gözden kaynaklanmadığını gösterdi. Altta yatan nedeni bulmak için ise başka bir hastaneye gittiniz, orası da bir şey bulamadı diğer branş hastanesine yönlendirdi ve süreç böyle devam etti… Halbuki tüm branşların olduğu bir hastaneye gitmiş olsaydınız, gözünüzdeki sorunun altında yatan sebebi bulmak için bir kat aşağıya inmeniz yeterli olabilecekti. İşte eBay’de bunu yapıyor. Siz bir bisiklet satın alıyorken aklınıza takılan bir de çizgi roman alayım sorusunun cevabını, başka bir siteye gitmeden eBay’de bulabiliyorsunuz. Ve bu sayede aklınızda onlarca ayrı site yerine tek bir site tutmanız, alışveriş yapmanız için yeterli olabiliyor.
Elbette bir satıcı ürününü hem sitesine hem de eBay’e koymak isteyebilir ancak bu kez aynı ürünün iki kez satılmadığına dikkat etmek zorunda ve eBay bu bilgiyi verirken, işleri kolaylaştırmıyor. Peki ya tüketiciler bu iki opsiyona birden sahip olsaydı?
Örneğin, çizgi roman satan bir site ile bisiklet satan bir site aynı veri tabanı üzerinde yer alsaydı ve diğer farklı web siteleri bu veri tabanı etrafında birleşseydi? Yani ürününüz var ve bu veritabanına koydunuz. Birçok farklı web sitesi üzerinden bu ürün satışa açıldı ve biri, bir web sitesinden o ürünü aldığında ürün bilgisi diğer sitelerden otomatik olarak silindi.
İşte bu düşünce, Listia CEO’su Gee Chuang‘a göre mümkün. Listia bu bahsi geçen sistemi kurabilmek için 15 milyon dolar tutarındaki kripto paralarını 29 Ocak’tan itibaren satışa sunacağını açıkladı. Ayrıca şirket, şu andan itibaren pazar araştırması yapmaya başladı ve bu tarz ürünlerin Token kullanarak sadece kişiden kişiye satılacağı bir sistem üzerinde çalışmalarını sıklaştırdı.
Zaten bu fikir ilk değil. OB1 adındaki site hali hazırda bu işi yapıyor ancak alım satımlarda yalnızca Bitcoin kullanılabiliyor. Ancak şirket gelişime açık. Öyle ki şirket CEO’su Brian Hoffmann, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada şirketinin yakında bir ICO yapacağını açıkladı ve bu sayede Bitcoin transferlerinde yaşanan gecikmenin sebep olduğu sorunları bir nebze de olsa hafifletmeyi düşündüklerini belirtti.
Bu sistem sayesinde satıcıların bir veritabanı üzerindeki tüm siteleri kullanarak ürünlerini pazarlayabilmelerinin yolu açılıyor. Satıcılar biriktirdikleri olumlu geri dönüşleri, her platform için kullanıyor. Örneğin eBay’de çok iyi satış skorlarına sahip bir satıcı başka bir satış sitesine girdiği zaman sıfırdan başlamak zorunda kalmıyor.
Peki ya YouTube?
YouTube’un dünyanın en büyük video izleme ağı olduğunu söylemeye gerek dahi yok. Site, son dönemde içerik üreticilerine açtığı yol ile yeni bir döneme girse de, içerik üreticileri ile yönetim arasındaki gerilim şu an için artmış durumda.
Çünkü YouTube, reklam gelirlerinden içerik üreticilerine ayrılan payın azaltıldığını açıkladı ve eğer videoda ofansif herhangi bir ifade bulunursa videolarına reklam konulmayacağını belirtti. Ayrıca kullanıcılar da, reklamların artık sitede çok fazla yer kaplamaya başladığını ifade ediyorlar.
Yeni jenerasyon girişimler ise bu işi merkezi olmayan bir hale sokarak, içerik üreticileri ve kendilerini takip eden kitleleri direkt olarak, Token kullanarak birleştirmeyi amaçlıyor. Aynı zamanda tüketiciler, içerik üreticileri ile sürekli irtibatte olarak kendilerine hitap eden içeriklerin daha fazla bulunmasını sağlayabilecek ve aynı zamanda sisteme katkıda bulunabilecek.
Flixxo CEO’su Adrian Garelik dünya çapında 300 milyondan fazla kullanıcısı bulunan Bittorrent’in bu sistemde gayet başarılı sonuçlar elde ettiğini belirtiyor. Aynı zamanda Garelik’in şirketi Flixxo da, yakın zamanda bir ICO düzenledi.
2001’de hayatına başlayan Bittorrent, kullanıcılarının merkezi olmayan bir sistem üzerinden dosya paylaşmasını sağlıyor. Garelik, bu sistemi daha da güçlendirerek, kullanıcıların dosya paylaştığında kripto para kazanacakları bir sisteme geçmek istediklerini belirtti.
”Bu şekilde bir sistem kurarak, dosya paylaşanların kripto paralar ile ödüllendirilmesi fikri, gelecekte çok değerli olacaktır. Kişiden kişiye aktarımı biraz daha modifiye edersek, çok daha iyi sonuçlar alacağımızı düşünüyorum.”
Zaten bu fikirde olan Stream, Theta ve Livepeer gibi diğer şirketlerin daha şimdiden kendi kripto paraları bulunuyor.
Apple Music’in Blockhain Alternatifi
Spor salonunda çalışırken ya da yağmurlu bir günde yolda yürürken veya arabınızda sizin modunuzu arttıran bir şarkıyı dinlemek için Spotify ve Apple Music gibi platformların çıkmasını dört gözle beklediniz.
Bu durum sizin için önemli ancak aynı zamanda bu müzikleri toplayıp tek bir merkezden kullanıcı deneyimlerine sunan şirketler için belki de daha önemli. Çünkü siz, Apple Music veya Spotify’a girdikçe kendi zevklerinize uygun şarkılar dinleyip, çalma listeleri oluşturup, sevdiğiniz sanatçıları kaydediyorsunuz. Ve bu sizin farkında olmadan arkanızda bıraktığınız veriler, müzik şirketlerinin gelecekte hangi sanatçının paltformlarında daha çok dinlenmesi gerektiği tartışmalarında eşsiz bir kaynak oluveriyor.
Ancak bu konuda karşıt görüşlere göre, platforma gelecek ya da gidecek sanatçılara karar veren tek bir ekibin olması büyük bir sorun. Öyle ki, blockchain temelli müzik şirketi olan Consensys CEO’su Jesse Gruschak, şöyle diyor:
”Büyük şirketler tarafından kontrol edilen müzik firmalarının içinde adeta sıkışıp kalmış durumdayız. ”
Bu görüşü birçok farklı site de paylaşıyor. Örneğin Vibarete gibi platformlar, sanatçıların bu platforma girmesini sağlayan ”para emici” olarak gördükleri menajerlerin ortadan kalkması için işe girişmiş durumda.
İnsanlar gelecekte bu tarz blockchain temelli müzik şirketlerini kullanarak kripto paralar sayesinde müzik alabilmeyi umuyor. Sanatçılar da bu duruma sıcak görünüyor. Öyle ki İzlandalı şarkıcı Björk, geçtiğmiz günlere yaptığı açıklamada yeni albümü için 4 farklı kripto para birimini kabul edeceğini açıklamıştı.
Blockchain temeli ve felsefesi ekonomide total bir devrim yaptı mı tartışılır ancak, bazı taşları yerinden oynattığı kesin. Bu felsefenin piyasa versiyonu ile kalacağını ön görmek hatalı olacaktır. Öyle ki sırada web siteleri olabilir. Bakalım gelecek bizlere neler gösterecek…