İki aydan daha kısa bir sürede, XRP kripto para biriminin arkasındaki şirket olan Ripple Labs kurucularına karşı üçüncü bir dava açıldı. 6 Mayıs tarihinde açılan ilk davayı, 9 Haziran tarihinde açılan ikinci bir dava takip etmişti. Üçüncü seferin davacısı kurucuları, eyalet ve federal menkul kıymet yasalarını çiğnemenin yanı sıra, halkı tescillenmemiş Ripple tokenları (xrp) satmak için yanlış yönlendirmek ile suçlanıyor.
Davacılar uğradıkları zararın karşılığı olarak tazminat talep ederken, kurucuları, Kaliforniya‘nın Şirket Kanunu gereğince tescilli olması gereken ama tescillenmemiş menkul kıymet satmakla suçluyorlar.
Dava, ismi verilmeyen bir XRP yatırımcısı tarafından, Ripple Labs ve Ripple CEO’su Brad Garlinghouse‘a karşı açılmış bir toplu dava statüsünde. Buna ek olarak, davada XRP’nin hiç bitmeyen bir ilk dijital para arzı olduğundan da söz ediliyor.
Davacı yaptığı başvuruda XRP’nin menkul kıymet olduğuna dair bütün belirtileri de detaylandırmış olduğundan dolayı, şirketin bundan sonra potansiyel riskler de dahil olmak üzere belirli bilgileri yatırımcılar ile paylaşması gerekecek. 20 milyar tokenin Ripple Labs’ın kurucularına kurucularına, 80 milyarın ise şirketin kendisine verildiğini vurgulayan davacı, kurucuların ellerinde bulundurdukları bu XRP miktarını, hiç çaktırmadan halka satmakla da suçluyor.
Dahası, açılan davada davalıların (Ripple tarafı) XRP’ye olan talebi yapay olarak arttırdıkları ve buna bağlı olarak fiyatı da yükselttikleri vurgulandı. Örneğin, ismi gizli tutulan bir yatırımcının açıklamalarına göre, koin miktarında kesinlik oluşturmak isteyen firma, 55 milyar XRP’yi, kriptografik olarak güvenli olan emanet bir hesaba bile göndermiş. O zaman için şirket bu gönderimin fiyat düşüşünü önlemek için yaptıklarını ifade etse de, aslında bu olay token fiyatını %1000 oranında arttırmış.
Ripple’ın kurumsal iletişim sorumlusu Tom Channick, hala devam etmekte olan bir dava ikamesi sırasında şunları ifade etmişti:
”XRP’nin menkul kıymet olup olmadığına SEC karar verecektir. XRP’nin menkul kıymet olarak görülmemesi gerektiğine inanmaya devam edeceğiz.”