Trump’ın Öncelik Verdiği ABD Getirileri Ters Seyrediyor! Ne Anlama Geliyor?

Amerika Birleşik Devletleri 10 yıllık tahvil getirisi, küresel finansal sistemdeki derin yarıkları gözler önüne serdi ve bu durum, Başkan Trump’ın borçlanma stratejileri açısından önemli bir tehdit oluşturuyor.
Piyasaların Mart 2020’den sonraki en volatil işlem gününü yaşadığı 8 Nisan’da, ABD ile Çin arasındaki ticaret gerilimleri ve döviz hareketleri dünya genelindeki piyasalarda endişelere yol açtı. Bu çalkantılı süreçte, ABD 10 yıllık tahvil getirileri %4,22’ye yükseldi. Ancak, bu yükselişin ana nedeni sadece dış satıcılar değildi.
Saxo Bank‘ın emtia strateji başkanı Ole S. Hansen, uzun vadeli ABD tahvillerindeki bu ani hareketin, piyasada derinleşen bir stresi işaret ettiğini belirtti. Uzmanlar, Çin’in ABD tahvillerini satıp varlıklarını geri almasının da bu durumu etkileyebileceğini öne sürdü. Ancak Bianco Research’in başkanı Jim Bianco, yabancıların tahvil satmadığını, bunun yerine yerli yatırımcıların enflasyon endişeleriyle satış yaptığını ifade etti.
Küresel piyasalarda artan gerilimler ve yükselen faizler
ABD tahvillerinin faizlerinin yükselmesi, özellikle Trump yönetiminin hedeflediği borç yapılandırma planlarını zorlaştırıyor. Üstelik, bu yükseliş sadece ABD ile sınırlı kalmadı, İngiltere gibi diğer ülkelerde de benzer faiz artışları görüldü. Global piyasalar, özellikle döviz ve devlet tahvillerinde yaşanan dalgalanmalara tepki verdi. Hansen, bu artışların yalnızca ticaret gerilimlerinden değil, aynı zamanda büyük tahvil sahiplerinin hareketlerinden kaynaklandığını belirtti.
Yabancı yatırımcılar mı, yerli satıcılar mı?
Analistlerin görüş ayrılığı, yabancı yatırımcıların ABD tahvillerini sattığına dair haberlerin doğruluğunu sorguluyor. Bianco, bu satışların Çin ya da diğer yabancı yatırımcılar tarafından yapılmadığını savunuyor, bunun yerine yerli yatırımcıların enflasyona karşı korunma amacıyla satış yaptığını vurguluyor. Bu durum, dövizdeki artışla da paralel bir şekilde değerlendirildiğinde, ABD’ye yönelen yabancı yatırımın daha fazla olduğunu gösteriyor.
Piyasalar, gerilimin artmasıyla birlikte, özellikle Amerika’nın finansal sistemindeki kırılganlıkları daha net bir şekilde görmeye başlıyor.