Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

2017 Yılında Büyüyen ICOlardan 2018’de Beklenebilecekler

Artık geride bıraktığımız 2017 yılı ICOlar için de oldukça önemli bir yıl oldu. Yıl boyunca ICO aracılığıyla toplanan para 4 milyar $ civarında oldu ve başarıya ulaşan tokenların sayısı küresel çapta birkaç yüze ulaştı. Ancak yine aynı yılda E&Y IPO Global trendler raporuna göre geleneksel IPOların toplamda 1,624 anlaşma ile yaklaşık 188.8 milyar $ topladı. Yalnızca üçüncü çeyrekte 2,645 risk sermaye anlaşması 42 milyar $ değerindeydi.

Bu sayılara baktığımızda görüyoruz ki ICOlar küresel çaptaki IPO süreçlerinin ancak %2’si kadar para toplayabilmiş ancak şu sıralar pek çok yerde konuşulan konu IPOlar veya risk sermayeleri değil, ICOlar. Peki neden?

ICO aşamaları yalnızca bir yılda 2016 yılındaki 96.3 milyon $ değerinden 40 kat büyüme yaşadı. 2014-2015 yıllarında bu sayı çok, çok küçüktü. ICObench listesine göre 2018 yılında 180’den fazla ICOnun başlaması planlanıyor.

ICOlarda yaşanan bu patlama düzeyindeki büyümeyi yeni zengin olan kripto para madencilerinin beklenmedik biçimde elde ettikleri servetleri üretken bir şeye yatırmış olmalarıyla ve kendilerini değişkenliklerden korumak istemeleriyle açıklamak fazla yüzeysel kaçacaktır. Durum gerçekten de bu olabilir ancak ICOlardaki büyümeyi tamamen açıklamıyor. ICOların elde ettikleri başarıyı açıklayabilecek üç temel neden bulunuyor.

İyi Neden

ICOlar ve kripto paralar geleneksel fon toplama metotlarındaki temel problemlerden faydalanıyor. Bu projeler yeteri kadar ayrıcalığı olmayan coğrafi bölgelere, sektörlere eşitlik ve adalet getirdiği gibi bunu yaparken kurucuların paylarını da sömürmüyor.

Geleneksel ekonomi kuruculara değil aracılara yönelmiş durumda. Bu ekonomi yatırımcının veya kurucunun yaşayabileceği riskleri değil aracının yaşayabileceği riskleri olabildiğince azaltıp yine aracının kazanabileceği gelirleri arttırıyor. Sistemin bu halde olması da bolluk içinde olanların daha da bolluğa kavuşmalarını sağlarken elinde az şey olanların sahip olduklarından da olmalarına neden oluyor.

Klasik risk yatırımcılığı özellikle Dünya çapında büyük market olarak kabul edilen şehirlerin dışında yaşayanlar için oldukça zor. Pek çok ABD fonu ABD dışında konumlanmış girişimlere fon sağlamayı gözden bile geçirmiyor. Risk sermayecileri normalde sağladıkları para karşılığında belli oranda (genelde kayda değer oranda) pay isterler ve bu yüzden ne kadar paya sahip olurlarsa olsunlar yatırımcılar, kurucu ekibin kararlarını ve düşüncelerini ciddi ölçüde etkilerler ve bu etki her zaman olumlu olmayabilir.

Tüm bu sorunlara ilk çare toplu-satış platformları oldu. ICOlar bu toplu-satış platformlarındaki sorunları da azaltarak bir nevi daha az “aracılı” hale getirdiler.

Kötü Neden

Daha sonradan IPO olmaya ilerlemek bir yana risk yatırımcısı bulmak dahi proje ekibinin proje gelişimine, pazarlamaya ve reklama odaklanmasına engel oluyor. Uyum dönemi, yasal prosedürler ve durum tespit sürecinde yaşananlar proje için fon sağlama işini ayrı bir görev haline getiriyor. Tüm bunlar da projeyi çok daha karmaşık hale, hatta belki projenin kendisinden bile daha karmaşık hale getirebiliyor.

Tabii bu ICOların başarısındaki tek sebep değil.

Siber anarşistlerin mutlu hayallerine rağmen devletlerin yakın zamanda bir yere kaybolmayacağı bariz. ICOlar için olan yasal normlar da öyle aniden oluşmadı. Bazı ordularda söylendiği gibi, görevde yapılan düzenlemeler diğerlerine bir ders vermek için can vermiş olanların kanıyla yazılır. Borsalar ve finansal piyasalar kötü niyetli tarafları dışarıda tutmak için düzenlenmiş değiller. Pek çok dolandırıcılık, sahtekarlık ve çöküş bu platformlarda zaten gerçekleştiği için öyleler. Önünde sonunda ICOlar da düzenlenecekler. Bu durumda yapılması gereken de problemin değil çözümün bir parçası olmak.

Çirkin Sebep

Teknoloji çılgınlarının hayal ettiği post-blockchain akıllı kontratlı, kendini yöneten, kripto-anarşik bir dünyada hepimizin insan gelişimine ve marifetine şükretmemiz gerekir.

Şuanda çok büyük, neredeyse hayat değiştirebilecek kadar büyük bir teknoloji mevcut. Ancak eğri oturup doğru konuşalım. Ortada böylesine büyük bir teknoloji var ve insanlar bunu sahtekarlık, hırsızlık, hile hurda gibi amaçlar uğrunda kullanmayacak. Zor. Kripto paralar ve ICOlar da maalesef bir istisna değil ve tıpkı şuanda olduğu gibi gelecekte sahtekarlıklar yaşanacak. Geleneksel finans sisteminin yatırımcılara daha iyi ve sağlam bir koruma sağladığı da söylenemez. En sıkı durum tespit süreci dahi dolandırıcılığa karşı kesin koruma sağlamıyor. Ama kripto para yatırımcılığı anonimliğe dayandığı için bu gibi şeylere daha az korunaklı.

ICO sektörü hala daha bebeklik çağında ama bu bebe adeta sulak yerde büyüyor. Elbette çocukluk hastalıklarına da yakalanacak. Bu hastalıkların başında da kripto para dünyasının şan şöhret konularında biraz nahoş olması geliyor. Pek çok devlet, finansal kurum ve otorite bu sektöre yatırım yaparken olabildiğince temkinli olunması gerektiğini söylüyor. Bu itibarı düzeltmek için de dışarıdan değil içeriden harekete geçilmeli. Yani öncelikle kripto para topluluğu kendi arasında bir güven bağı kurmalı.

Yukarıda ICOlara önünde sonunda düzenleme geleceği belirtilmişti. Bu düzenlemelerin hükûmetten gelmesine gerek yok. ICOların kendi kendilerine yaptıkları düzenlemeler dahi bir süre sonra kaçınılmaz olarak artacak. Kendi kendilerini düzenlemeleri durumunda da hükûmetin bu işe bulaşıp gereksiz düzenlemeler uygulamasına engel olmak adına kendilerini diğer herhangi bir düzenleyiciden daha iyi düzenlemeliler. Sektörün şuanda ilerlediği yol da tam olarak bu. Durum böyle olmayıp aksi yönde olursa sektör hayatta kalamayacak.

2018’de Beklenecekler

Artık başladığımız 2018 yılında ICOlar topluluğun daha büyük kesimlerine hitap etme adına daha fazla projeler ortaya koyacaklar ve büyük ihtimalle artık kendilerini blockchain altyapısını geliştirmek, ödemeler ve spekülatif ticaret ile sınırlandırmayacaklar. Projeler artık yalnızca finansal teknolojiye çok, çok daha az yoğunlaşacaklar. 2017 yılında zaten Blockchain noteri, Blockchan-tabanlı emlak yatırımı, tedarik zinciri yönetimi, entelektüel mülk hakları yönetimi ve benzeri gerçek-hayat uygulamaları gördük. 2018 yılında bunlardan daha çok göreceğiz.

Yazı Sergi Dromo’ya aittir.

 

Tüm gelişmelerden ve paylaşımlardan haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!

Leave a comment