Google’ın Kurucusu: Bir ”Teknoloji Rönesansının” İçindeyiz ve Ethereum ”Bilişim Patlamasının” Etkeni
Dünyadaki en başarılı şirketlerden birisi olan Google’ın kurucularından olan Sergey Brin, bilişim dünyasındaki bir ”patlamanın” kendisinin ”teknoloji rönesansı” olarak nitelendirdiği bir döneme neden olduğunu belirtti. Yatırımcılara yolladığı bir mektupta Brin tam olarak şunları ifade etti:
”Her ay baş döndürücü yeni uygulamalar ve dönüştürülebilir yeni teknikler karşımıza çıkıyor. Bu bakımdan neredeyse modern toplumun her kesiminden uygulamalar görebileceğimiz çok heyecan verici bir zamanın, tabir-i caizse, ‘Teknoloji Rönesans’ının” içerisindeyiz.”
Brin, gerektirdiği ve durmadan artan daha iyi GPU işlemcisi talepleri sayesinde Ethereum’un da bir bakıma buna katkı sağladığını ve karşılığında daha güçlü makine öğrenimine yol açtığını belirtti.
Brin, Moore’un Kanunu’ndan alıntı yaparak daha fazla ekleme yapmadan önce şunları vurguladı:
”Bu bilişim patlamasında etken rolü üstlenen belirli faktörler mevcut. İkinci faktör ise Ethereum gibi günümüzün lider konumundaki kripto para birimlerinde bulunan GPU dostu iş ispatı algoritmalarından ortaya çıkan daha büyük talep.”
Ancak üçüncü ve en önemli faktör ise son 10 yıldır oluşmakta ve yapılanmakta olan makine öğrenimindeki eşsiz devrimden başka bir şey değil.
Bu ise hem yukarıda belirtilen durmadan artan güce sahip işlemciler sayesinde hem de onları daha da fazla geliştirmeyi ana hedefi haline getirmiş itici güç sayesinde mümkün oldu.
Brin’in ana odak noktası yapay zeka olarak da bilinen makine/bot öğrenimi üzerineydi. Google arama sonuçlarını organize etmek için belki de dünyanın en zor ve karışık makine öğrenim algoritmasını kullanıyor ancak Brin bunun sözü edilen alan dışında bir çok yerde de kullanıldığını belirtiyor:
- Google Fotoğraflardaki resimleri anlamak için;
- Waymo arabalarının nesneleri güvenli bir şekilde tanıyabilmesi ve ayırt edebilmesi için;
- Donanımlarımızda bulunan kamera ve ses kalitesini önemli ölçüde arttırabilmek için;
- Google Translate içerisinde bulunan 100’den fazla dilin tercümesini yapabilmek için;
- Youtube üzerinde 10 dildeki milyarlarca videonun altyazısını ve başlığını oluşturabilmek için;
- Veri merkezlerimizin verimliliğini arttırabilmek için;
- Doktorların Şeker retionapthi’si gibi hastalıkları teşhis edebilmesini kolaylaştırmak için;
- Yeni gezegensel sistemleri keşfedebilmek için;
- Daha iyi sinirsel ağları oluşturabilmek için (AutoML);
… ve daha niceleri için.
Gönderdiği mektup klasik haline gelmiş olan ”zamanların en iyisiydi, belki de en kötüsüydü” (it was the best of times, it was the worst of times; Charles Dickens, İki Şehrin Hikayesi) referansı ile başlasa da, bir rönesansı ilan ettiği için belki de en dikkate değer olanıydı diyebiliriz.
Geçtiğimiz yüzyılda yaşanan bir çok teknolojik gelişme bir araya toplanıp çok güçlü bir alete dönüşüyor ve aslına bakılırsa bu, insanoğlunun zekasını geliştiriyor.
Bilgisayar çipleri yoluyla elde ettikleri temel hafıza ile makinelerin, botların veya herhangi bir cansız nesnenin olası kıldığı ”hissetme” yeteneği veya sensörleri sayesinde etrafındakilerin ”farkında olma” özelliği, wi-fi yardımıyla ”iletişim kurma” özelliği ve daha sonra blockchain akıllı kontratlarında ”harekete geçmesi” ve bunun üzerine onlara ”para” vermesi neticesinde, bu bahsi geçen makinelerin varlıkları transfer etmesi mümkün hale geliyor.
Bu, potansiyel bir küresel barış iklimi ile birleştirilirse, ademoğlunun daha önce hiç görmediği türden bir altın çağa girmesini mümkün kılıyor.