İşin geleneksel bankacılık tarafına bakacak olursak, kripto paralar artık kanlı canlı olarak karşımızdalar ve burada kalacaklar. Bu kesin. Son dönemde Bitcoin, Ethereum, Litecoin ve Ripple gibi birçok kripto paranın sansasyon yaratan yükselişlerinin ardından bu ürünlerin sahipleri, dünyanın sayılı zenginleri arasına girdi bile. Aynı zamanda devletler, bu çılgınlığın sınırlarını çizmek için birçok düzenleme yapma uğraşındalar ve gece gündüz çalışıyorlar. Ancak kripto para piyasasında insanlar genelde kanun düzenlemesi ifadesini görür görmez ”Eyvah, yasaklanacak galiba.” diye panik yaparken, aslında bu olaya doğru şekilde yaklaşırsak, bunun o anlam ile alakası olmadığını görebiliyoruz. Neden mi? Şöyle buyrun:
Son haftalarda, gerek sitemizde gerekse basında birçok yasaklama haberi ile karşı karşıyayız. Üstelik yasaklamaların veya düzenlemelerin etkisini en çok gösterdiği yerler ise bu ticaretin merkezlerinden olan Uzak Doğu ülkeleri. Öyle ki, Güney Kore hükümetinin geçtiğimiz günlerde başlattığı iddia edilen Bitcoin yasağı, halkı adeta sokaklara dökecek konuma getirirken, bu yasağı koyan hükümetin istifasını isteyen 30 bin imza toplanmıştı.
Borsaların Düzenlenmesi
Özellikle ticaretin olmazsa olmazı olan borsalar ile alakalı birçok iddia her gün karşımıza çıkıyor. Çalışmayan, çöken, parası çalınan derken insanların borsalar ile yaşadığı sorunlar her geçen gün biraz daha artıyor. Örneğin, kara para aklanması veya terör finansmanı gibi konuların kripto paralar aracılığı ile yapılmasından korkan İngiliz bankaları, kripto para borsalarına kendileri aracılığı ile para yatırmak isteyen insanları geri çeviriyor. Buna en güncel örnek ise CoinBase. Eğer İngiltere’de ikamet ediyorsanız, Coinbase’e para yatırmak için şirketin Estonya’da bankasının aracılık etmesi gerekiyor. Aynı durum hükümetler için de geçerli ve hükümetler bu sebeple bu işe bir düzenleme getirilmesi konusunda hemfikir.
Bir diğer durum ise bu paraların vergilendirilmesi. Özellikle kripto paraların artık geleneksel para birimleri ile de değiş tokuşa girebilmesi, kişinin alacağı kardan payını isteyen hükümetleri bu konuda bir düzenleme yapmaya itiyor. Örneğin Amerika’da, kripto parayı kripto paraya dönüştürdüğünüz işlemlerin, vergisi artık var. Amerika, bu konuda vergi düzenlemesini getiren ilk ülke. Kazançlar üzerinden alınacak küçük bir verginin, kripto para ticaretini kökten yasaklamak yerine, gerek devlet gerekse de vatandaşlar için güzel bir senaryo olacağı belirtiliyor.
ICO Sistemleri
ICO’lar şu an tüm dünyada çılgınca bir seyirde devam ediyor. Neredeyse her gün yeni bir ICO çıkıyor, hatta bazı günler bunun sayısı 3-4 bile olabiliyor. Bu piyasayı düzenleyen bir mekanizma olmaması, ve her gün birçok böyle işlemin gerçekleşmesi maalesef güvenilir olmayan koinlerin kullanımını beraberinde getiriyor ve bu piyasayı manipülasyona çok açık hale sokuyor. Burada iş yatırımcıya düşüyor, çünkü projenin güvenilir olup olmadığına karar veren kişi kendisi. Ancak devletler, tam da bu noktada devreye girerek basit birkaç kural ve biraz daha açıklık ile bu konuya düzenleme getirmeyi umuyor.
Borsalar da artık bu çılgınlık karşısında alacakları pozisyonları yavaş yavaş konumlandırmış durumdalar. Yasa dışı veya yanlış proje bilgileri içeren ICO’ları borsalarına kabul etmeyerek, dünya çapında tanınmış ICO’ların tokenlerini borsalarında kullanıma açıyorlar. Gelecekte ise bu durumu daha güvenilir bir hale sokabilmek için içlerinde blokchain uzmanları ve ekonomistlerin bulunduğu bir ekip birlikte çalışarak bir düzenleme mekanizması kurabilir.
Bu yukarıda bahsettiklerimiz, bankaların veya hükümetlein bu konu ile alakalı düşündükleri tasarruflardan sadece birkaçı. Burada temel amaç, kripto paralar üzerine demir yumruk vurmak asla değil; tam tersi vatandaşların bu teknolojiden en güzel şekilde faydalanmalarını sağlamak.