Kripto Token’leri Hakkında Doğru Bilgi Sahibi Olmak
Kripto koinler doğru bir şekilde tasarlandığında tüketiciler için ciddi bir kazanç kapısı olabilir.
MIT’den Christian Catalini ve Toronto Üniversitesi’nden Joshua Gans tarafından hazırlanan makalede, bitcoin ve ether gibi gerçek emtiaların karakterinde hareket eden utility tokenlarının (Daha çok bir servise veya ürüne ulaşmak için kullanılan bir token türü) eder fiyatlarının belirlenmesinde basitleştirilmiş modelinin tanımlanması konu edinilmiş.
“İlk Para Teklifleri ve Kripto Tokenların Değeri” olarak adlandırılan söz konusu çalışma , bahsedilenin haricinde aynı zamanda tüketicilerin bir hizmet için müşterek olarak en uygun fiyatı bulmalarını sağlayacak tokenların olduğu bir dünya olacağını iddia edecek kadar ileri gitmekte.
Giriş Kısmından alıntılanan cümlede şöyle denilmekte;
“Bu makalede, ICO finansman mekanizmasının ilk kez yapılan ekonomik analizini ve bunun geleneksel sermaye finansmanı ile nasıl bir ilişkisi olduğunu göstermektedir.”
Söz konusu makale ile günümüzde kripto para dünyasının en tartışmalı konularından biri olan utility tokenların satışı ve ticareti yoluyla toplumun dikkatini çekebilecek faydaları açığa vurulmakta ve girişimcilerin tokenlarla kaynak geliştirmesine izin verilmesi halinde risklerin getirilerle dengelenebileceğini düşündürmekte.
CoinDesk’in ICO takipçisine göre, ilk para teklifi (ICO) eğilimi gösteren çoğu kişi, Şubat ayı itibariyle 8.84 milyar dolar gibi olağanüstü miktarlarda para hacmine şahit oldular. ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (SEC) gibi düzenleyiciler bu yüzden bu yeni endüstri hakkında pek çok soru sormaya başlamış bulunuyor.
Gans bir telefon görüşmesinde CoinDesk’e” şöyle diyor “Regulatorlerin sahip olduğu sorun, hedeflerin ne olduğunu bilmemek.” Buna karşın regulatörlerin hepsinin ağız birliği ettiği şey “Pazarın nasıl çalışması gerektiğini gerçekten bilmiyorum, ama iğrenç kokuyor.” sözüdür.
Token Ne Yapar
Makale ile tokenlar hakkında nasıl düşünülmesi gerektiği ile ilgili bir tartışma ortamı oluşturmak amaçlanmakta, böylece toplumun bu tokenların yönetimi ile ilgili doğru yaklaşımı bulmaları hedeflenmekte.
Gans, “Burada ne olup bittiğini anlamak ve yeni düzenlemeler getirebilmek için için bir ekonomi teorisi yaratmanız gerekiyor” diyor.
Öte yandan yazı “girişimcilere bunları satın alacak insanlar için bir rekabet mekanizması sunabilecek ICO mekanizması teklifini basit bir model olarak sunabileceğini ve girişimcinin oluşturmak istediği şeyin ne kadar mal olacağına dair bir fikre sahip olduğu halde insanların bunu nasıl fiyatlandıracağını güvenilir bir şekilde bilemeyeceği” ileri sürmekte.
Teknoloji projeleri ile ilgili en zor şey kod yazmak, test etmek ve çalışmasını sağlamak (sabit maliyetler) için çok ön maliyetlere sahip olmalarıdır. Öte yandan bir kez inşa edildikten sonra yeni kullanıcılar (kullanıcı sayısının artması) genellikle şirkete çok fazla bir şeye mal olmaz.
Gans, girişimcilerin token satışlarına başladıklarında talepten daha çok maliyetlere odaklandıklarına inanıyor.
Gans, “Tokenların gerçek değerinin, harcamak istediğiniz para miktarı ile gerçekten bir ilgisi yok, lakin insanların sizinle ne kadar para harcamak istedikleriyle ilgisi var” diyor.
Bununla birlikte Gans, bir token projesinin yeni hizmetlerin fiyatını belirleme özelliğine sahip olup olmamasının bir önemi olmadığını savunmakta. “Örneğin, Netflix bugün bir ICO ile başlatılmış olsaydı, white paperında (plan tasarısında) bir NFLX jetonunun bir aylık video akışı hizmeti sağlayabileceği” söylenebilirdi diyor.
Gans “bir proje başlamadan önce bu seviyede bir özgünlük gerekli değildir ancak bu özellikler şirkete zaman içinde kaç kullanıcının geçebileceği ve hangi faktörlerin büyümesini veya küçülmesine sebep olabileceği konusundaki soruların cevabını bulmaya yardımcı olabilir” şeklinde ifade ediyor.
Bu tür tahminler, piyasaya gelecekteki kazanç da dahil olmak üzere ürünler piyasaya sürülmeden önce doğru bir şekilde fiyatlandırılması konusunda daha fazla fikir verebilirler.
Gans, “Belki bu white paperları yapan insanlar ne yaptıkları konusunda topluluğa daha net bir yol sağlayabilirler.” diyor ve son olarak da şunu söyleyor:
“Ben şu an için bu tokenları satın alan herkesin bir bu iş üzerinde iyice düşünüp taşındığını düşünmüyorum.”
Kurucularda Olmaması Gerekenler
İlk uyarı: sistem ancak kurucular hile yapmazsa çalışır ve tüketicilerin ve spekülatörlerin endişelenmesi gereken iki anahtar hile vardır.
Teorik olarak hiç kimsenin bir ICO’nun başlatılması ve piyasaya sürülmesinden önce bundaki getiriyi görme şansına sahip olmadığı gerçeğini kabul ettiğimizde, bu işin temel modeli kurucuya iyi niyetli olarak inanmak ile çalışır. Kuşkusuz en büyük tehlike ikna edici bir vizyon sunan, tokenları ölçeklendirebilen ve elde edilen kazanç ile kaçan bir kurucudur.
Ve burada Gans, düzenleyicilerin mevcut durumu incelemesini memnuniyetle karşılamakta ve “İnsanların yalan umutlar dağıtmasını engelleme içgüdüsü elbette doğrudur.” diye açıklamakta.
Ancak, tokenların kurucusu taahhüdünü yalnızca platformda ödeme aracı olarak tokenları kabul edeceği konusunda ihlal ederse ne olur? Bunu yaparsa, tokenların fiyatının tamamen dibe vurma potansiyeli vardır.
Bir diğeri kurucusu daha fazla token oluşturabilir ve ardından, dünyadaki tüm bu tokenların fiyatları orantılı olarak düşer.
Çoğu yayıncı, çıkarlarını kullanıcılarıyla çakıştığını düşündüğü tokenleri tutuyor, ancak bu gerçekten de bir koruma değil çünkü kurucu rezervleri değer kaybetse bile yeni tokenlar çıkarmaya devam ediyor. Gans’ın dediği gibi, bazı ülkelerdeki enflasyonun kontrolden çıkmalarının nedeni budur, çünkü hazine devlet tümüyle çözülene kadar daha fazla para basar.
Bununla birlikte, bu tehlike yalnızca değişmeyecek sayıda token basacağını bildiren (günümüzde çoğu ICO projesinin yaptığı gibi) projelere özgü değildir.
Gans “Ya büyüme döngüsünde yeterli paranızın olmadığını ve daha fazlasına ihtiyacınız olduğunu fark edersiniz?” sorusunu soruyor ve kendi cevaplıyarak “Biraz sıkışmış olacaksınız.” ekliyor:
“Kendilerini çok fazla bağlayıp bağlamadıklarını merak ediyorum.”
Gans ve Catalini bu tür tehlikeleri tanımlarken, makalelerinde çözüm önerilerinde bulunmuyor. Buradaki ana amaçları, daha fazla araştırma sağlamak ve tartışmaları kolaylaştırmak için bir altyapı modeli ortaya koymak.
Gans makalesini “Bu çok basitleştirilmiş bir model. Bu işler nasıl çözülür bilemiyorum.” diye sonlandırıyor.