Avrupa, Blockchain Kabulünde Ne Durumda?
Blockchain teknolojisi, sadece kripto para birimlerinin tabanını oluşturmaktan öte bir teknoloji olmakla beraber, bir çok uzmana göre ‘yeni internet’ olarak bile görülmekte. Yenilik ve girişim denilince akla ilk gelen yerlerden birisi olan Avrupa da, blockchain teknolojisi konusunda lider olmayı isteyen bölgelerden sadece bir tanesi olarak ön plana çıkmakta.
Avrupa Birliği (AB), uzun bir süre dağıtık defter teknolojilerinin ”gelecek vaat eden ve ilgi çekici” potansiyelini inceledikten sonra, sonunda bu sektöre tam bir giriş yapma kararı aldı.
Bütün Bunlar Nasıl Başladı?
Geçtiğimiz 2018 yılının Şubat ayı içerisinde, Avrupa Komisyonu, Blockchain teknolojisi ile sınır ötesi ilişkileri desteklemek için AB Blockchain Gözlemi ve Forumu isimli bir platformu piyasaya sürdü ve temel olarak ekonomiyi blockchain etrafında toplamaya çalıştı.
Söz konusu platformun piyasaya çıkmasından itibaren, kurum üç konu ile ilgili araştırma yayınladı ve bunların ilki ”Avrupa İçerisindeki Blockchain Yeniliği” adıyla geçtiğimiz Temmuz ayında duyuruldu. İkincisi ise Ekim ayında ”Blockchain ve AB Genel Veri Koruma Regülasyonu” adıyla yayınladı. Sonuncusu ise Aralık ayında, ”Kamu ve Hükümet Hizmetleri İçin Blockchain” adıyla kullanıcılarla buluşturuldu.
İkinci büyük adım ise, 22 Nisan tarihinde, 21 AB üyesi ülke ve Norveç’in katılımı ile atıldı. Ülkeler Avrupa Blockchain Ortaklığı (EBP) adıyla ciddi bir deklarasyona imza attı. 2018 yılı sırasında beş Avrupa ülkesi daha EBP’ye katıldı. Yunanistan ve Romanya Mayıs ayında katılım gösterirken, Danimarka ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Haziran ayında, İtalya ise Eylül ayında katılımı gerçekleştirdi. Ortaklığın temel odak noktası ise siber güvenlik, gizlilik, enerji verimliliği ve iş birliği içerisinde çalışabilirlik ve bunların AB yasaları ile uyumluluğu olarak biliniyor.
Dijital Ekonomi ve Toplum’dan sorumlu komisyon üyesi Mariya Gabriel ise konu hakkında şunları ifade etti:
”Blockchain Avrupa ve üye ülkeler için kendi bilgi sistemlerini tekrar gözden geçirmek ve kullanıcı güveni ile kişisel verilerin korunmasını tekrar sağlamak, yeni iş fırsatlarının oluşmasını gerçekleştirmek ve liderlik, vatandaşları yararı, kamu hizmetleri ve şirketler için yepyeni liderlik alanları kurmak için büyük bir fırsat arz etmekte.”
AB üyesi olup da birliğe katılmayan ülkeler ise Hırvatistan, İzlanda, Macaristan ve Lihtenştayn olarak biliniyor.
Geçtiğimiz sonbahar döneminde, Researchandmarkets.com isimli kaynağın yayınladığı rapora göre, AB’nin blockchain ve dağıtık defter teknolojileri ile ilgili projelere yapacağı yatırımın, 2019 yılında 94 milyonken, 2020 yılında 386 milyon dolara yükselmesi bekleniyor. Araştırma içerisinde Avrupa’nın genel olarak blockchain teknolojisine karşı pozitif bir tutum içerisinde olduğu ve Avrupa’nın belirli kriterler nedeniyle bunu yaptığı belirtiliyor ve bunlar da sırasıyla endüstri regülasyonlarını düzenlemek ve blockchain uzmanlığı konusunda güvenilir bir yer, bölge haline gelmek.
Blockhain’e karşı yapılan başka bir hamle ise, bu yılın içerisinde Ekim ayında yapıldı. Avrupa Parlamentosu ”Dağıtık defter teknolojileri ve blockchain’ler: aracısız ortam yaratma ile güven oluşturma” isimli yasa tasarısı ile gerçek anlamda devrimsel bir adım atmış oldu. Önerilen tasarı temel olarak DLT’nin ”ekonomideki bütün sektörleri” etkileyebileceğini, ancak bunların arasında çok daha önemli bir kaç sektöre odaklanıldığını belirtmekte ve bunlar da sırasıyla finans, sağlık, taşımacılık, eğitim, telif hakları, kamu yönetimi, veri koruması olarak belirtilmekte.
Parlamentonun hazırladığı bu tasarı, AB için nelerin blockchain teknolojisi ile önceliğe sahip olduğunu belirtmesi açısından, gerçekten de önemli bir adım.
Sağlık Hizmetleri
Sağlık hizmetleri konusunda dağıtık defter teknolojilerinin uygulanması ve bunun getireceği potansiyel, AB tarafından ele alınan ilk konulardan ve fırsatlardan birisi olmuştu. AB tarafından fonlanan bir proje olan My Health My Data, temel olarak ”tıbbi verilerin güvenli ve etkili bir şekilde depolanması ve gönderilmesi için blockchain teknolojisinin kullanımını” amaçlamakta. Söz konusu adım Ekim ayında atıldı ve blockchain’in ”kamusal ve özel kurumlarda dijital veri gönderiminin hasta veya vatandaş gözetiminde yapılmasını sağlayarak, veri etkinliğini ve güvenilirliğini arttırma” konusunda yardım olabileceği belirtildi.
Blockchain teknolojisinin uygulanmasının temel amacı, kişisel verilerin (GDPR’ye uyumlu olması açısından) koruma altına alınması ve ”insanların online olarak üretilen kendi kişisel verilerini nasıl depolaması, yönetmesi veya kullanması” konularında daha fazla özgürlüğe sahip olması olarak belirtiliyor. AB tarafından fonlanan bir başka proje olan DECODE ise, blockchain teknolojisinin ”hassas tıbbi verilerin gizliliğinin” korunmasını amaçlıyor ve ”vatandaşların kendi sağlık verilerinin kontrolüne sahip olup, şeffaflıktan faydalanmasını ve hangi verinin sigortasal açıdan saklanıp, hangilerinin saklanmaması gerektiğine karar verme” özgürlüğüne sahip olmasını temel alıyor.
DECODE bunun yanı sıra sağlık hizmetleri sektörünün ”elektronik sağlık verileri iş birliği, kimlik doğrulaması ve daha iyi ilaç tedavisi dağıtımı” konularında da dağıtık defter teknolojileri ile geliştirebileceğini gözler önüne sermekte.
Finansal Hizmetler
Dağıtık defter teknolojilerinin Avrupa içerisinde finansal hizmetler için kullanımı, sayılamayacak kadar çok şeklinde ifade edilebilir. Ancak tabii ki burada sadece öne çıkan bir kaç projeyi masaya yatıracağız. Bunlardan birisi ve en önemlisi, blockchain teknolojisinin yardımı ile,”verilerin daha iyi yönetimi ve transfer süreçlerinin daha sağlıklı yürütülmesi ile, işlem masraflarını ve gizli masrafları azaltıp, şeffaflığı arttırma” olarak biliniyor.
Avrupa Komisyonu ve yerel regülatörler, söz konusu sektör için dağıtık defter teknolojileri entegrasyonunu yakından inceledi ve sonuç olarak ”büyük finansal kurumların, DLT ile yapılabilecekleri incelemesine” onay vermeyi seçti.
Avrupa Parlamentosu bunun yanı sıra kripto para birimlerine de değindi ve bunların ”volatilitesi ile belirsizliğinin”, risk teşkil ettiğini vurguladı. Parlamento daha sonra komisyondan ve Avrupa Merkez Bankasından, ”kripto para birimlerindeki volatilitenin kaynakları, bunun halk için tehlikeleri ve kripto para birimlerinin Avrupa ödeme sistemlerine entegrasyonunun sonuçları hakkında araştırma ve geri dönüt” talep etti.
Şu an kripto para sektörünün en büyük sıkıntısı olarak göze çarpan ICO’lar, komisyon tarafından hazırlanan raporda da kendisine yer edindi ve ”ICO’lara uygulanabilecek yasal çerçevenin belirsizliği”, ICO’ların fonlama ve yatırım potansiyelini negatif olarak etkileyebilir sonucuna ulaşıldı. Parlamento daha sonra Avrupa Komisyonundan ve yerel regülatörlerden, ICO projeleri ile ilgili riskleri azaltmak için ”ICO’lara ön ayak olan kişi ve kurumlar için koyulabilecek ve yatırımcı korumasını arttıracak önlemler hakkında” bir araştırma yapmasını talep etti.
Kripto para dünyasındaki yasal belirsizlik, yatırımcı ve tüketici korumasının hem artmasına, hem de azalmasına neden olabilir. AB’nin en çok korktuğu ve belirttiği noktalardan birisi de, ”kripto para birimlerinin dolandırıcılık, yasa dışı aktiviteler, kara para aklama veya terör finansmanı” olarak kullanılması şeklinde biliniyor.
Blockchain’in Avrupa’daki Geleceği Ne Kadar Parlak?
Dağıtık defter teknolojileri ve blockchain çözümleri, henüz herhangi bir kesinliğe sahip değil ve araştırmalar ile kullanımlar devam etmekte. Bir çok kişi blockchain teknolojisinin geleceğin teknolojisi olduğunu düşünürken, AB’nin de bu konuda hem fikir olması şart gibi gözükmekte. Peki Blockchain teknolojisinin AB içerisinde gerçekten de bir geleceği var mı?
Geçtiğimiz hafta Ripple, NEM, Emurgo ve ”akıllı defter” geliştirme firması Fetch.AI bir araya gelip, ”Blockchain for Europe” isimli bir birlik kurdu. Yapılan açıklamaya göre söz konusu birlik, AB’nin blockchain teknolojisi ile ilgili ”küresel gündemi” belirlemesi ve teknolojinin potansiyeli ile ilgili eğitimler vermesi. Birliğin istediği en temel şey ise, blockchain endüstrisi ise ”akıllı regülasyon” adımının atılması.
Avrupa Komisyonu ise kripto para birimleri ve blockchain için küresel bir yasal çerçeve oluşturmak konusunda pek istekli değil gibi gözüküyor. AB’nin genel amacı en azından şu an için teknolojilerin ulusal seviyede belirli regülasyonlara sahi olması şeklinde belirtilmekte.
Bunun en büyük örneklerinden birisi, geçtiğimiz 4 Aralık tarihinde, 7 güney Avrupa ülkesi olan Fransa, İtalya, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Portekiz, İspanya ve Yunanistan arasında imzalanan ve Malta tarafından başlatılan deklarasyon olarak göze çarpıyor. Şu sıralar bireysel şekilde ilerleyen Avrupa ülkelerinin küresel bir yasal çerçeve tasarlaması için biraz daha vakit var gibi gözüküyor.
Öte yandan, şimdiden teknoloji hakkında bu kadar çok ülkenin çaba sarf etmesi, teknolojinin Avrupa içerisinde oldukça parlak bir geleceğe sahip olduğunun da göstergesi.