Özellikle şu sıralar pek çok kişi Bitcoin hakkında konuşmaya başladı. Sokakta, işte, misafirlikte hafiften hafiften “Bitcoin” isminin dile getirildiğini duyabiliyoruz. Ancak hala daha pek çok kişi Bitcoin’in ne olduğunu tam olarak bilmiyor gibi. Bitcoin’i olabildiğince basit anlatan bir rehber (ama baya baya basit) aracılığıyla da bu sorunun cevabını artık bir netleştirelim istiyoruz. Bu yazı Koin Bülteni üzerinde paylaşılmadan (tahminime göre) 1 saat önce başka bir haber paylaşmış olacağız. Yani “ben zaten Bitcoin’i avucumun içi gibi biliyorum” diyorsanız, bu yazı yerine o habere göz atmanız daha çok yararınıza olabilir. Çünkü bu yazı Bitcoin’i tam olarak bilmeyen, hiç bilmeyen, yarım yamalak bilen, bilmediği halde “bilen”ler için.
Size “sen” diye hitap etmemde umarım sakınca yoktur…
Seninle ferah, istesek at koşturabileceğimiz bir parkın bankında oturduğumuzu düşün. Müthiş bir güne denk gelmişiz, hava şahane.
Yanımda bir elma getirmişim. Ama bana öyle bir bakıyorsun ki dayanamayıp elmayı sana veriyorum.
Şimdi sende bir elma var, bende ise sıfır.
Buraya kadar her şey basit değil mi?
Şimdi olan şeye bir göz atalım:
Benim elmam fiziksel olarak senin eline geçiş yaptı.
Bunun olduğunu biliyorsun. Ben oradaydım, sen oradaydın, eline temas etti filan.
Bendeki elmayı sana vermek için üçüncü bir kişinin yardımına ihtiyaç duymadım. Sana elma verdiğime tanıklık etmesi için Yavuz Amca’ya (ki kendisi meşhur bir yargıç olsun) ihtiyaç duymadık.
Elma senin işte. Sana daha fazla elma da veremiyorum çünkü bende kalmadı. Bendeki elmayı da sana verdiğim için artık onun üstünde kontrol sahibi değilim. Elma benim elimden tamamen çıktı. Artık istersen bu elmayı gidip başka bir arkadaşına verebilirsin, o arkadaşın gider kendi arkadaşına verir, o ona bu buna…
Şimdi yüz yüze bir takas bu şekilde gerçekleşiyor. Yani sana muz da versem kitap da versem Türk Lirası da versem aynı şey.
Elmalara geri dönelim.
Şimdi diyelim ki bende dijital bir elma var. Buyur, sana dijital elmamı veriyorum.
Şimdi ilginçleşiyor olay.
Bir zamanlar benim olan dijital elmanın artık sana ve yalnızca sana ait olduğundan nasıl emin olabiliyorsun?
Normale göre biraz daha karışık değil mi? Sana verdiğim dijital elmayı senden önce Yavuz Amca’ya e-posta aracılığıyla yolladım belki. Ya da ahbabın Mustafa’ya? Belki kendi ahbabım olan Kemal’e yolladım.
Belki de bilgisayarımda o dijital elmanın birkaç kopyasını tutuyorum. Belki de bu dijital elmayı internete yükledim ve milyonlarca kişi tarafından indirildi.
Gördüğün üzere bu dijital takas işi biraz sakat. Dijital elma yollamak fiziksel elma yollamaya benziyor.
Bazı cevher gibi bilim insanlarının bu soruna verdiği bir isim dahi var: çift harcama sorunu. Ama endişelenme. Bilmen gereken tek şey bu sorunun bilim insanlarının kafasını baya yorduğu ve bir türlü çözülemediği.
Şimdiye dek. Yani şimdi derken, günümüze dek.
Biz yine de kendi kendimize bir çözüm üretmeyi deneyelim.
Ana Defterler
Belki bu dijital elmaları bir ana defter üzerinden takip etmek işe yarayabilir. Bu ana defter, tüm işlemleri takip edebileceğin bir kitap aslında. Bildiğin muhasebe defteri işte…
Bu defter dijital olduğu için kendi dünyasında yaşıyor ve bu defterin başında birisi bulunuyor.
World of Warcraft gibi düşünelim. Oyunun yaratıcısı olan Blizzard’ın oyunda var olan tüm yanarlı sönerli nadir kılıçları takip edebileceği bir “dijital defteri” var. Eh iyiymiş, dijital elmalarımızın takibini yapmak için gereken çözümü bulduk.
Sorunlar
Ama biraz sıkıntı var.
- Ya Blizzard’daki elemanlar daha fazla oluşturursa? Adam isterse kendi hesabına kolaylıkla fazladan birkaç dijital elma ekleyebilir.
- Parkta oturduğumuz günü hatırlıyor musun? Durum o günden biraz farklı. O gün senle baş başaydık. Blizzard’ı araya koymak, tıpkı bizim yargıç Yavuz Amca’yı çağırmaya benziyor. Peki ben sana, ama direkt olarak sana, nasıl dijital elma verebilirim?
Yani tıpkı o gün bankta yaptığımız gibi üçüncü bir tarafa ihtiyaç duymadan (Blizzard ya da Yavuz Amca) doğrudan işlem yapabilir miyiz?
Çözüm
Ya bu defteri tek bir kişiye değil herkese versek? Defter Blizzard’ın bilgisayarında değil, herkesin bilgisayarında yaşasa? Dijital elma ile tarih boyunca gerçekleşmiş her işlem de bu defterde kaydedilse?
Burada hile hurda yapamam. Bende olmayan dijital elmayı sana yollayamam çünkü o zaman bu işlem, sistemdeki herkes ile uyum sağlamaz. Bu sistemi aldatmak da pek kolay olmaz. Hele hele sisteme çok fazla kişi dahil olmuşsa, aman aman.
Ayrıca bu sistem tek bir kişi tarafından kontrol edilmiyor. Yani biliyoruz ki kendi kendisine havadan dijital elma verebilecek biri yok. Sistemin kuralları en baştan beri belli durumda. Sistemin kodu ve kuralları da açık-kaynak şeklinde. Yani hepimiz açıp bakabiliyoruz. Bir de bu sayede baya akıllı arkadaşlar sistemin kodunu koruyabiliyor, geliştirebiliyor ve kontrol edebiliyor.
Sen de bu ağa katılıp, defteri güncelleyip her şeyin düzenli olduğundan emin olabilirsin. Zahmetlerin için de şöyle birkaç tane dijital elmayı ödül olarak alırsın. Hatta sistemde daha fazla dijital elma yaratmanın tek yolu da bu.
Baya basite indirgedik
…ama bahsedilen sistem aslında var. Adı da Bitcoin protokolü. Deminden beri bahsedilen dijital elmalar da sistem içerisindeki “Bitcoin”ler.
Peki herkese açık defter sayesinde neler olduğunu anladık mı?
- Bu defter açık-kaynaktı değil mi? Yani elmaların toplam sayısı, en başından beri herkese açık defterde belirtilmişti. Var olabilecek elmaların sayısını tamı tamına biliyorum. Sistem içerisinde bu elmaların limitli (nadir) olduğunu biliyorum.
- Bir takas yaptığım zaman bendeki dijital elmanın resmen benim kontrolümden çıkıp artık sana ait olduğunu biliyorum. Bu defter yokken dijital takaslar için böyle bir şey söyleyemiyorum. Ama şimdi bu defter güncellenecek ve kontrol edilecek.
- Bu defter herkese açık olduğu için hile yapmadığımdan, kendime fazladan kopya yapmadığımdan, aynı elmayı birden fazla kez göndermediğimden emin olmak için Yavuz Amca’ya (üçüncü tarafa) ihtiyacımız olmadı.
Bu sistem içerisinde yapılan dijital elma takası tıpkı fiziksel elma takası gibi. Bu defter sayesinde, dijital paranın benden çıktığından tıpkı fiziksel elmanın benim elimden çıkıp senin eline geldiğinden emin olduğum gibi emin olabiliyorum. Ve tıpkı o gün parkta olduğu gibi bu takas yalnızca iki kişi arasında gerçekleşti. Sen ve ben. Aramıza Yavuz Amca girmedi.
Başka bir deyişle bu “dijital” elma aslında biraz fiziki bir nesneymiş gibi hareket ediyor.
Ama buna rağmen bu elma hala daha dijital. Artık ister 1000, ister 1,000,000, ister 0.0000001 elma gönderebiliyorum. Hem de bu elmayı göndermek tek yapmam gereken tek şey bir kez tıklamak. Bunun bir artısı daha var. Dijital değil de fiziki bir elma kullandığımızda tıpkı o gün parkta yaptığım gibi elmayı sana anlık olarak verebilirim. Ama ya ikimiz de parktaysak ama aramızda binlerce kilometre varsa? Sana o elmayı göndermem epey zaman alacak. Dijital elmada ise sen Madagaskar’da olsan da, yanı başımda olsan da gönderim hızı değişmeyecek.
Bir de bu dijital elmaların üstüne başka şeyler ekleyebiliyorum. Ne de olsa dijital. Belki bir not eklerim -dijital olanından-. Ya da belki daha önemli şeyler eklerim: sözleşme olur, hisse senedi olur, kimlik kartı olur…
Peki bu “dijital elmalara” nasıl değer biçeceğiz? Baya kullanışlı bunlar.
Bu sorunun cevabını çok fazla kişi tartışıyor. Ekonomistler tartışıyor, politikacılar tartışıyor, programlamacılar tartışıyor… Bunların hepsini dinlemeye gerek yok. Bazı insanlar bilgili. Bazıları yanlış bilgilendirilmiş. Bazıları sistemin çok değerli olduğunu, bazıları sistemin beş para etmeyeceğini söylüyor. Kimisi 100 bin $ olacağını söylüyor. Kimisi bunun dijital altın olduğunu söylüyor, kimisi para birimi. Kimisi bunu lalelere benzetiyor. Kimisi bunun dünyayı değiştireceğini, kimisi ise gelip geçecek bir heves olduğunu söylüyor.