Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Gıda ve Tarım Sektöründe Blockchain Rüzgarları

Ekolojik endişelerin herkesi etkisi altına aldığı çağımızda üretim ve tüketim yollarımıza yenilikler getirmek zorunda olduğumuzun farkındayız. Dünyanın gidişatı iyi görünmemekle birlikte bunu tersine döndürmek veya yavaşlatmak bizim elimizde. Teknolojinin nimetlerini doğanın nimetleriyle birleştirebilir ve hem toplum, hem doğa için en optimum çözümü bulabiliriz. Bu çözüme ancak tüketim alışkanlıklarımızı inceleyerek başlayabiliriz. Tüketimimizin en büyük porsiyonu gıda sektörüne aittir. Bu konu başlığı altında, gıdanın soframıza ulaşma yolculuğunun başına gitmemiz elzemdir.

1- Yiyeceklerimizin Nereden Geldiğini Bilmek Mümkün Müdür?

Aslında evet. Birçok firma, alışveriş yapan insanların satın aldıkları ürünlerin kaynağını ve ellerine ulaşma sürecini izleyebilmelerini sağlayan hizmetler sunmaktadır ama bu hizmetlerin uygulanması, perakendecilerin şeffaf olmayı kabul etmesine bağlıdır.

Meve, sebze veya et almak için markete uğradığınızda ürünlerin paketlerinde menşei ülke ve üretim yeri yazmaktadır. Bazı üreticiler çiftliklerin durumu veya üretim sürecine dair kısa bilgiler de verebilirler. Lakin bir ürünü, hammadde halinden son tüketiciye ulaştığı ana dek adım adım takip etmek imkansıza yakındır. Hatta birçok toptancı veya perakendeci de ürünün kat ettiği bu yolcuğu tam olarak bilmezler.

Gıda sektörüne dair endişeler de işte bu noktada filizlenmektedir çünkü yiyeceğimizin geldiği yeri bilmemek, sağlığımıza yapacağı etkiden emin olamamak anlamına gelir. Tedarik zincirinin ne noktasında sorun oluştuğunu, gıdadaki problemin ne noktada ortaya çıktığını anlayamamak büyük bir kayıptır.

Blockchain bu problemin çözülmesinde ve şeffaflık getirilmesinde gıda sektörünün bir numaralı yardımcısı olacaktır çünkü problemlerin hangi aşamada baş gösterdiğini anlamayı mümkün kılacaktır.

2- Geçmişte Yaşanan Gıda Güvenliği Sorunları Nelerdi?

Eğer hepsini saymaya kalkarsak makalemiz ne yazık ki sizin okuyamayacağınız, bizim de yazamayacağımız kadar uzun olur. En yakın zamanlarda yaşanan birkaç tanesine göz atabiliriz.

2018 yılında Amerika’da, ülkede üretilen marulun denetlenmemesi sebebiyle bir E. Coli bakterisi salgını yaşandı. Salgın 35 eyalette yüzlerce kişiyi etkiledi. Hastanelere akın eden 200 kişiden 5’i yaşamını yitirdi.

2013 yılında Avrupa at eti skandalıyla çalkalandı. Dana eti adı altında satılan ürünlerin renklendirilmiş at eti olduğu ortaya çıktı. Üstelik bu ürünler kıtanın en büyük süpermarketlerinin raflarında bile bulunuyordu. Süpermarketler tedarikçilerini suçladı, tedarikçiler ise kendi tedarikçilerini… Bu sürecin cefasını halk çekti çünkü sarsılan güven sebebiyle et satış oranları oldukça düştü ve insanlar sağlıklarından olmamak adına et yemeyi kestiler.

Türkiye’ye gelirsek, 2015 yılında Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın yürüttüğü bir çalışma sonucu ticari amaçla üretilen ve satılan meyve-sebzelerin %21’inde pestisit, yani tarım ilacı kalıntısı bulunduğu tespit edildi. Bu tarım ilacı kalıntıları içme suyumuza, vücudumuza, toprağımıza, gelecek nesillerimizin kanına karışıyor ve tüm doğayı ileriye dönük biçimde kirletiyor.

Blockchain tüm bunların yaşanmasını engelleyebilir zira tedarik zincirinin her aşamasını kaydederek sorunun keşfedilmesine, defolu ürünlerin daha hızlı toplatılmasına, tüketicilerin ürünlere dair daha çok bilgiye ulaşabilmesine vesile olabilir.

3- Gıda Sektörüne Blockchain Uygulanabilir Mi? Örnekleri Var Mı?

Akıllı tarım çözümleri sektörü hızla büyümekte olan bir sektör ve 2020 yılına dek hacminin 26 milyar dolara ulaşacağı tahmin ediliyor. Akıllı tarım çözümleri üretkenliği ve verimliliği arttırırken, gıdaya olan talebin daha net bir şekilde tespit edilebilmesini, talebin üzerinde üretim yapılmamasını yani atık oluşmamasını da destekliyor.

Blockchain kullanmaya başlayan çiftçiler blockchain’i ‘aynı internet gibi, hayat değiştiren bir sistem’ olarak tanımlıyor. Örneğin Hollandalı bir et üretici firma blockchain aracılığıyla elde ettikleri istatistiklerin çok işelvsel olduğunu söylüyor. Danaların fabrikaya ulaştığı dakikaya kadar kaydeden blockchain, son tüketiciye ulaşan ürünün sürecinin hızlanmasını ve verimli geçmesini sağlıyor çünkü ortaya çıkan problemleri 30 saniyede tespit edebiliyor. Bu da tedarik zincirindeki diğer ürünlerin sorundan arındırılmasını ve üretimin devam edebilmesini sağlıyor. Blockchain’den çok memnun kalan firma, et üretiminin raporlarını yayınlayarak kalite ve hijyen standartlarında çalıştıklarını kanıtlıyor; müşterilerinin yüreğine su serpiyor.

Güney Kore’nin Kerala ili gıda üreticilerini blockchain’le tanıştırmayı planlıyor. Bu sayede tüm ülkeye örnek oluşturmayı ve gıda dendiğinde akla teknolojinin gelmesini sağlamayı amaçlayan Kerala ili yöneticileri sakinlerine bu sayede daha sağlıklı gıdalar sunabilmeyi istiyor. Ayrıca bu sistemde çiftçilerin de haklarının korunması planlanıyor; beklenmedik bir sorun sebebiyle hasatından olan çiftçilerin giderlerinin karşılanması ve elde ettiklerinin satılmasının sağlanması da sözkonusu.

Meyve ve sebzelerin sertifika işlemleri de blockchain ile güvence altına alınarak bilgilerin kaybolmaması sağlanabilir. Her meyve ve sebze nakliyatı ürünün üretildiği yeri, kalitesini ve hastalıklardan arınmış olduğunu belirten bir kağıt sertifika ile taşınmak zorundadır. Blockchain sayesinde bu kağıt sertifikalar yerine online bir sistem kullanılabilir. Belçika’da bu sertifikaları dijitalleştirme çalışmaları başlamış durumda.

4- Daha Güvenli Diye Daha Pahalı Mı Olmak Zorunda?

Blockchain evrak işlerine duyulan gereksinimi bitirebilir, bu sayede bürokratik işlemlerden kısılan maliyetler fiyatların artmamasını sağlar.

Tedarik zincirinde onaylama ve doğrulamayı gerçekleştiren aracılardan kurtulmak, onlara verilen ücret ve komisyonların da maliyetten düşmesi demektir. Ayrıca merkezsizleşme, küçük çiftliklerin organize firmalarla yarışabilmesine olanak sağlayabilir.

Ayrıca PavoCoin gibi çiftçilere el uzatan projeler de artık piyasada yer almaya başladı. PavoCoin; küçük çiftliklerin finansal hizmetlerden alabilmelerini, akıllı sözleşmeler ile hasat zamanından önce satış yapabilmelerini, hasatlarının kalitesini ve miktarını arttıracak tavsiyelerden faydalanabilmelerini ve ürünlere dair daha ayrıntılı bilgiye ulaşılabilmesini sağlamaktadır. ABD’nin Kaliforniya eyaletinde üç çiftlikte kullanılmakta olan PavoCoin’den çiftçiler çok memnunlar.

Tarımın geliştirilmesi demek, her ölçekteki çiftçilerin güçlenmesi; yani daha verimli ve kazançlı hasat elde edebilmek için ihtiyaç duydukları bilgilere ve kaynaklara ulaşabilmesi demektir. Tarım, bu potansiyelini keşfettiği takdirde rekabet ve üretim artacağından dolayı son tüketici için fiyatlar düşecektir. Daha kaliteli ürünlere daha iyi fiyatlı ulaşabilen tüketici, daha iyi beslenmek adına alışveriş yapacak yani sektörü de sermayesiyle besleyecektir. Bu da tüm tarım ekosisteminin gelişmesi, serpilmesi demektir.

5- Düşük Fiyatlar Çiftçileri Zora Sokmaz Mı?

Tam aksine. Akıllı sözleşmeler çiftçilerin alın teri ve emeklerinin karşılığını zamanında almalarını sağlar. Ayrıca küçük çiftlikler daha büyük bir üretici segmentine ulaşmak adına blockchain’den yararlanabilir.

Blockchain çiftçilerin, yani tarımda en çok işi yapan kişilerin ücret kabul edenler değil fiyat belirleyenler olmasını sağlar. Bu da satışa dönük maliyetlerin düşürülmesi anlamına gelir çünkü çiftçiler güçlerini ellerine alırlar.

Blockchain ayrıca yüksek kalite ürünlerin diğerlerinden sıyrılarak öne çıkmasını da sağlar çünkü organik veya serbest dolaşan sıfatlarını hak ettiğini kanıtlayabilen ürünler piyasada ön sıraları kapar. Blockchain de bu kanıtı sunarak tüketicilerin güvenle alışveriş yapabilmesine önayak olur.

Blockchain ayrıca çiftçilerin suistimal edilmemesine de yardımcı olur. Bir lojistik şirketiyle çalışan çiftçi, başka siparişleri inceleyerek bu şirketi rakipleriyle karşılaştırabilir; hak ettiğini alamadığını görürse bunu kanıtlayabilir ve hukuki yollara ya da ticareti kesme yoluna başvurabilir.

6- Taze Yiyeceklerin Market Raflarına Daha Hızlı Getirilmesinin Bir Yolu Var Mıdır?

Tedarik zincirinin kendi yetersizliğinin cefasını, yolda geciktiği için pörsümüş ürünler satın almak zorunda olan müşteriler çekiyor. Blockchain tedarik zincirini otomatikleştirerek zinciri hızlandırabilir.

Otomatikleşen bir zincirde talebe uygun arz sağlamak daha kolay olacaktır. Yani perakendeciler ve toptancılar, talebi daha iyi öngörebilir ve üreticiye sipariş verirken talep değişimlerini göz önünde bulundurabilirler. Bu da yiyeceklerin atık haline gelmemesine katkıda bulunur. Talep fazlası üretim yapılması engellenir, maliyetten de kısılır.

Blockchain, uygarlığın kurulmasının yegane sebebi olan tarımı yenileyerek dünyadaki açlık sorununa, çiftçilerin emeğinin karşılıksız kalmasına, yiyecek atıklarının çöp çukurlarını doldurmasına karşı durabilir.

Tüm gelişmelerden ve paylaşımlardan haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!

Leave a comment