Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

IBM’in Hyperledger’ı Yavaş Yavaş Kendisini ICO’lara Açıyor

Birçok büyük girişim, konu kripto paralar olunca biraz daha gelenekçi yaklaşsa da, sektörün önemli oyuncularından biri olarak kabul edilen Hyperledger konsorsiyumu, yavaş yavaş kodunu yeni simalara açıyor.

Bir dijital firma için Hyperledger Indy Codebase’i yaratan ve 2016’dan bu yanaHyplerledger Group bünyesinde faaliyet gösteren Sovrin Vakfı, geçtiğimiz yılk whitepaperda detaylı olarak açıkladığı şeyi gerçekleştirme yolunda bir adım atarak, konsorsuyimun açık kodunu kullanarak ICO yapmayı düşünen ilk firma oldu.

Hyperledger’ın Linux Vakfı çatısı altında 2015 yılında kurulduğu günden beri firmanın sıkı takipçisi olan birçok kişi bu karar karşısında şaşkınlığını gizleyemedi. 2015 yılında faaliyete geçen Hyperledger, Blockchain açık kaynak projesi olarak işe giriş yapmış ve IBM ve State Street gibi birçok firma ile birlikte çalışmıştı.

Hyperledger ve ICO kelimeleri pek de birbirini tamamlayan bir ikili olmasa da, Hyperledger çatısı altında daha fazla ICO düzenleme fikri, daha önceleri de sıkça gündeme gelmişti.

Hyperledger’ın yönetim kurulu üyelerinden olan Brian Behlendorf, daha önce yaptığı açıklama ile Sawtooh (Intel destekli) ve Fabric (IBM destekli) gibi birçok firmadan şirketin çeşitli kodlarının üzerine token kurulması yönünde teklifler aldıklarını belirtmişti.

Örneğin son olarak, bir sağlık platformu olan ve blockchain tabanlı sistemler için yoğun araştırmalar yapan Pokit Dok adlı bir kurum, Sawtooth üzerinde ERC-20 uyumlu bir token oluşturmak için çalışmalara başladı.

Behlendorf, teoride işin daha da geliştirilebileceğinin sinyallerini verirken, yine de olay ile ilgili bazı muallak noktalar var.

R3 gibi dağıtık kaldıraç teknolojisi kullanan bir kurum ve onun alt banka şirketleri de Hyperledger ile çalışmak için test aşamasında.  Ancak bu aşamada birçok kez sesli bir şekilde şu soru dillendiriliyor: ”Daha önce çeşitli kez global düzenleyiciler ile takışmış bir aracı, bankalar kabul edecek mi?”

Bu sorunun cevabı şu aşamada belirsiz olsa da, konuyla ilgili konuşan Sovrin Vakfı başkanı Dr. Philipp Windley’e göre, bankalar için bu, herhangi bir sorun teşkil etmiyor. Kripto tokenlerin bankalar için gayet olumlu bir etki yapacağını belirten Windley, bu durumun bankaların iş portföyünü genişletmesine olanak sağlayacağını düşünüyor. Windley, sözlerine şöyle devam ediyor:

”Bana kalırsa bankalar kendilerine hem zamandan hem de efordan kazandıracak bir şeyi kabul ederler, bunun aksini düşünemiyorum. Ancak yine de kendimize soruyoruz, bankalar bir tokeni bu sebeple kullanacak mı, diye. Bu tokenleri onlara sunma amacımız açıkçası bu ve umarız cevap evet olur.”

Protokoller İçin de Bir Pazar

Sovrin Vakfı aynı zamanda açık bir blockchain tabanı üzerinden yürüyen token sistemlerinin, ağın dağıtık özelliğine büyük katkıda bulunacağını düşünüyor.

Teoride, herhangi bir doğrulama isteyen her özne, bunun için sisteme ufak bir bağış yapmak zorunda ki bu rakam gerçekten çok az. İşte tokenler, bu noktada büyük bir kullanım alanına sahip oluyor. Daha büyük ve geniş çaplı doğrulama ögeleri ise, haliyle daha büyük para ödenmesini gerekli kılıyor.

Şu aşamada bu ve benzeri sistemler için bir token gerekliliği ayyuka çıkmışken, konuyla ilgili konuşan Windley, tokenler yeni cesur dünyanın bir parçası ifadesini kullanıyor.

Windley’e göre tokenler, merkezi sistemlerin; merkezi olmayan rakiplerine geçmişte kurduğu üstünlükleri tersine çevirerek, işi bambaşka bir boyuta taşıyabilecek önemli birer enstürman. Windley, şu ifadeleri kullanıyor:

10 yıl içinde sistemin birçok artısı etkisi tartışılacak. Bana göre, ekonomik pazarlar, toplum için çok temel bir araç. O yüzden neden bunu neden teknoloji üzerine inşa edip geliştirmeyelim?”

Sovrin Vakfı’nın kullanmayı düşündüğü token, aynı zamanda sistem içinde çalışan veri doğrulaması yapan kişilerin de ödüllendirilmesinde kullanılacak. Aynı zamanda koda kötü niyetli saldırılarda bulunan kimseleri sistemden uzaklaştıran ve işin güvenliğini sağlayan kişiler de, bu token ile ödüllendirilecek.

Bir de işin isminin ICO olması boyutu var. Son dönemde ICO’lar hakkında çıkan  birçok haber, reklam yasakları ve dolandırıcılık olayları derken, toplumda ICO’lara karşı biraz da fazla bir korku oluştuğunu kabul eden Sovrin Vakfı yetkilileri, buna karşın şu ana kadar hiçbir olumsuz geri bildirim almadıklarını da belirtiyor.

Windley’e göre tüm iş ortakları, projenin bir an önce hayata geçmesi için can atıyor.

Dijital Kimlik Sorunsalı

Dijital kimlik problemini sade ve efektif bir şekilde çözüme kavuşturmak konusu, son dönemde sıklıkça tartışılan popüler bir konu. Örneğin, Behlendorf ve Sovrin Vakfı’nın diğer temsilcileri, konuyla ilgili geçtiğimiz hafta Amerika Birleşik Devletleri’nin California eyaletinde bir çalıştaya katıldı.

Konuyla ilgili konuşan Behlendorf, şunları söyledi:

”Diyelim ki bir bankasınız ve bankacılar arasındaki ağa katılmak istiyorsunuz. Bu ağa katılmak için gerekli teknik donanım seviyesi düşük ve düzenleme kuralları en azından bugün sahip olduğumuzdan daha yumuşak olmalı. İşte bu, bizim bu platformların şeffaf ve açık olduğunu test etmemizin en iyi yolu. Ancak elbette bu soruya başka cevap verecek kişiler de olacaktır.”

Örneğin, bu soruya bir cevap olarak kripto tokenler verilebilir. Behlendorf ve Hyperledger ekibi, ICO’lar konusunda sempatik bir tavır takınsa da, şirketin kendisinin bir token çıkarması şu aşamada pek olası değil.

Tüm gelişmelerden ve paylaşımlardan haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!

Leave a comment