Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

ICO’larda ‘Kış Pazarı’ Sürüyor mu?: ICO Yatırımında Riskleri Azaltmak İçin Ne Yapılabilir?

Blockchain ve kripto para yatırımcılarının işin risk kısmında, geleneksel piyasadaki dostlarına göre birazcık daha cesur oldukları aşikar. Birçok yatırımcı, geleneksel piyasalara göre çok çok yüksek seviyelerde olan volaliteye  hiç de tepki göstermiyor ki aksine çoğu yatırımcı bu volaliteden memnun.

ICO’lar gerçekten de ucu bucağı olmayan ve artık bilmeyen birisi için tam anlamıyla bir ‘karmaşa’ haline gelmiş bir alan. Doğru ICO yatırımı yapmak, binlerce ürünün olduğu pazardan en iyiyi seçmek ile eş değer ki bu oran artık giderek azalıyor.

ICO’lara yatırım yapan kişilerin en temelde iki yolu bulunuyor: Bunlardan birincisi, yatırımcının projeye olan güvenini kaybetmesi sonucu elindeki tokenleri çıkarması. Bir diğeri de yatırımcının uzun süre elinde tokenleri tutması. Kimi yatırımcıya göre karlı bir ICO yatırımı %20-30 bandında değişirken, kimisine göre ise bu oran 5-6 katı gibi rakamlar arasında gidip geliyor.

Ancak bu noktada riski düşürmek, özellikle de orta ve küçük ölçekte yatırımcı için hayli elzem. Bugün bu noktada neler yapılabilir, ona bir göz atacağız:

Yatırım Şirketleri Ne Yapıyor?

Yatırım şirketlerinin ICO’lar konusunda riski azaltmak için çeşitli şeyler yaptıkları biliniyor. Örneğin bazı yatırım şirketleri, erken yatırım yaptıklarını düşündükleri girişimlerle bazı anlaşmalar yapıyor. Diyelim ki şirkete 1 milyon dolar yatıran firma, anlaşmaya bir opsiyon koydurarak, iş akdinin feshi durumunda 750 bin doları geri alırım diyor. Yani, eğer işler kötü giderse, bu yatırım şirketi 250 bin dolarını riske atmış oluyor ki bu durum 1 milyon doları kaybetmekten çok daha karlı. Eğer işler iyi giderse, o zaman sorun yok.

Bu yaklaşım sadece belirli özel durumlarda ve kısıtlı sayıdaki şirkete ait olurken, bu noktada bireysel yatırımcılar da bu sistemden kesinlikle faydalanabilir. Fon sistemlerinin giderek popülerliğini arttırması sonucu birçok fonun da bireysel yatırımcılar ile çalışmaya başladığı bir gerçek ve bazı fonlar, gerçekten de çok kayda değer risk düşürme yöntemleri sunabiliyor.

Böyle bir işe baş koymak istediğiniz zaman ise yapılacak şey, fon ile girişim arasında nasıl bir para akışının olduğuna göz atmak. Bu noktada ana kural, böylesi risk düşürücü fonlara yapılan indirimin, haliyle riski daha fazla göze alarak yatırım yapan firmalara göre daha az olduğunu bilinmesi. Aslında olay tamamen alınan risk ve yapılan indirim arasındaki doğru orantıda bitiyor. Daha büyük risk alan kişilere daha büyük indirim uygulanıyor.

Escrow Hizmetleri

En temelde iki kişi arasındaki alışverişte güveni sağlamak için kullanılan bir tabir ve sistem olan escrow’da, olay aslında şöyle işler: İki kişiden alıcı olan kişi, parayı direk elden vermek yerine, ara bir hesaba yatırır ve iki kişi arasında problem olmazsa, bu para direkt olarak satıcıya geçer. Bu sayede problem durumundaki mağduriyet ortadan kaldırılmış olur.

İşte ICO’lar için de durum bundan farklı değil. Bazen fonlar, gerek direkt yatırım gerekse de token alma yoluyla yatırım olsun, bu tarz işlerde Escrow hesaplarını kullanıp riski azaltıyorlar.

Hem ICO hem de ICO sonrası hizmet verebilen bu sistemler, girişimin aldığı yatırımı ilk anda elinde tutmamasından ötürü büyük bir risk düşürücü olarak görünüuor. ICO sonrası bazı girişimler Escrow’daki miktarları da parça parça kullanarak çalıştıklarını ve ihtiyacı olan kadarını kullandıklarını net bir şekilde mesajını vermiş oluyorlar. Çeşitli hedefler ve yol haritası noktalarının aşılması ile birlikte, tüm fon ilgili girişimin eline geçmiş oluyor.

Birçok fon ICO süreçlerinde bu yöntemi kullanarak karşılıklı güveni temin ettiklerini net bir şekilde ifade ediyor. Artık sayıları giderek artan ICO girişimleri de, bu yöntemi kullanarak güvenilir bir imaj çizmeye devam ediyor. Artık otomatize edilmiş bazı sistemler dahi var. Öyle ki, proje önemli bir kilometre taşını geride bıraktığında, daha önce fon ile girişim arasında anlaşılmış bir miktar, escrow hesabından direkt olarak girişimin hesabına aktarılıyor. Bu mekanizma, zaten hali hazırda film sektörü, müzik sektörü ya da emlak sektöründe kullanılıyor.

Dikkat edilmesi gereken esas şey, bu noktada birçok farkı stratejinin olabileceği ve de her  birinin kullanım alanının farklı olduğunun bilinmesi. Yine hiçbir şekilde unutulmaması gereken bir diğer kural da, gerek yatırımcı gerekse de girişimin kendisi olsun, herkesin projenin başarısında ya da başarısızlığında payı olduğunun bilinmesi.

 

Tüm gelişmelerden ve paylaşımlardan haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!

Leave a comment