Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

SAFT ve Hakkında Yaşanan Gelişmeler

Riskli ama mantıklı.

Bu iki kelime,  startup şirketlerinin fon toplamak için özel kripto para birimleri piyasaya sürmeleri olayının yasaya uygun olup olmadığı hakkında yeni diyaloglar başlarken, ABD token satışlarını özetler nitelikte.

Aslında, geliştiricilerin aklına dağıtılmış proje hakkında ne zaman bir fikir gelse, hemen ”gelecek tokenlar için basit antlaşma” (simple agreement for future tokens) şeklinde veya ”SAFT” (genellikle ilk dijital para arzları (ICO) ile eş anlamlı olarak görülen bu yöntem tokenların basılıp direkt olarak halka satışını içeriyor)  olarak da bilinen para toplama olayına girişiyorlar.

Daha geniş anlatmak gerekirse, SAFT, tokenlar aracılığıyla çalışan hizmet platformu kurmak isteyen bir şirketin, şirket kurulduktan sonra o tokenleri vermeyi vaat ettiği sözleşmeler satarak para toplaması olayıdır. Sözleşmenin menkul kıymet olduğu konusunda herkes hemfikir ancak asıl sıkıntı platform hizmet vermeye başladıktan sonra tokenlerin bir değere sahip olup olmadığı konusundan kaynaklanmakta.

Tabii ki kripto para startupları da girişimci firmalara buna benzer satış yaparak para toplayabilir ancak bu onların olumlu yönünü ortadan kaldırıyor ve tam olarak burada SAFT diğer rakiplerine göre işi kıvırmayı başarıyor.

DLA Piper hukuk firmasının ortaklarından Mark Radcliffe;

”Eğer ‘non-dilutive financing’ (şirketin kendisinden hiç hisse vermeden para kazanma olayı) yapmak istiyorsanız tercihleriniz SAFT veya ABD piyasasına hiç girmemek gibi iki kısıtlı opsiyonu içeriyor.”

Ancak s0n zamanlarda ABD içerisinde çok sayıda SAFT yasal belgelerde kendisini göstermeye başladı. Intangible Labs bir SAFT içerisinde 133 milyon dolar toplamayı başardı. Gizlilik servisi Orchid ise amacının SAFT kullanarak 125 milyon satış yapmak olduğunu belirtti.

Buna ek olarak başka firmalar da var tabii ki ve bu, rüzgarın nereden estiğine bakılırsa, gayet normal gibi görünüyor.

Örneğin, Cardozo Hukuk Okulu’ndan Aaron Wright, sözleşmeden token’a fark etmeksizin, SAFT’ın kendisinin bir mal varlığı olduğunu iddia eden detaylı bir dosya hazırladı. Ve bu dosya, bu yılın başlarında Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu’nun (SEC) bir sürü ilk dijital para arzı projesinin peşine düştüğü dedikoduları kulislerde yankılanmaya başladığından beri, kulağa çok öngörülü ve tutarlı gibi gelmekte.

Aslında bir çok insan SAFT’ın yetkililerin kurmakta olduğu düzenlemeler için ortak bir nokta olduğuna inanıyor.

Bu algının yaratılmasına yakın olanların bile bunu reddetmesine rağmen, SAFT’ın bu statüsü biraz daha etrafta olacak gibi görünüyor. Ve bir şekilde tokenin geride bıraktığı boşluk iyice kendini büyüttükten sonra bir şeylerin eksik olduğu algısı bu trendi desteklemiş olabilir.

Yapılması gereken değişimler gerçekleşti. Örneğin, ABD yatırımcılarına olan halka açık satışlar git gide azaldı. Tokenleri sıradan insanlara vermek bile büyük bir sıkıntıya dönüşmeye başladı. Bu günlerde ön satış ile toplanan fon paraları sadece resmi olarak tanınmış ve güvenilir yatırımcılardan gelmekte. Aslında çoğu bu işlemlerini ”eski kulağı kesik” yatırımcılar ve fonlarla sınırlandırıyor.

Ancak SHAFT?

Radcliffin söylediğine göre,

”SHAFT’ın hiç bu yolu seçtiğini sanmıyorum.”

Karar Bilinmiyor

Ve bunun gerçekleşmesinin asıl nedeni,  bir sürü alaycı tona sahip medya makalesinin aksine, ABD yetkililerinin resmi olarak SHAFT hakkında herhangi bir karar vermemesinden kaynaklanıyor.

Hiçbir rehber veya yardımcı kaynak yok. Hiçbir örnek teşkil edecek dosya yok. Ve kesinlikle bu konu hakkında yargıya taşınan hiçbir vaka yok. Bildiğimiz tek şey ise SEC başkanının bir kaç basın açıklamasında konuyla ilgili endişelerini belirtmesinden başka bir şey değil.

Radcliffe:

Reg D olan bir teklifi mali değeri olmayan bir şeye dönüştürebilir misiniz? Bu daha önce test edilmemiş bir teori.”

Bu tam olarak bir çiftçinin mısır için vadeli işlem sözleşmesi satın alması gibi bir şey. Kontrat mali bir değer içeriyor ancak çiftçi ürünü aldıktan sonra mısırın kendisi herhangi bir değer etmiyor. Bu tokenler için de işe yarayabilir mi? Mahkemeler hala cevap vermedi.

Eski Emtia Vadeli İşlemler Komisyonu Başkanı Gary Gensler da bu hafta içerisinde bu konunun hala karar verilmeyen bir konu olduğu görüşünü paylaşmıştı:

”Bir tokeni bir ambalaj ile kaplayıp ambalajı bir menkul kıymet haline getirip daha sonra token’i değersiz yapabilir misiniz? Bu mümkün mü? SEC bu konu hakkında henüz görüş paylaşmadı ve bunun hakkında büyük bir ikilem söz konusu.”

Bu yüzden özetlemek gerekirse endüstri bunun cevabını hala bilmiyor. Bir kaç ICO projesi şimdilerde bitmiş olan önceki para arzları hakkında yetkililerle pazarlık yapıyor olabilir ancak şartlar ve koşullar daha olgunlaşmadı.

Ve daha önce de belirttiğimiz üzere, bu gerçekleşmek üzere olsa bile bunları çözmek için çokça zaman gerekecek. Ancak bu gibi projelerin çoğunun küçük bir grup büyük hukuk firması tarafından çözüme bağlandığı göz önünde bulundurulursa, SAFTların hızla ilerlemekte olduğunu söylemek mümkün.

Su Soğuk Ama Girince Alışıyorsun

O halde bu durum aşırı hevesli girişimcileri hangi aşamada bırakıyor? SAFTların risklerini tartışmaya başlamanın yolu onları kullanmamanın risklerini konuşmaktan geçiyor aslında.

Endüstrinin eski kulağı kesiklerinden Caitlin Long, bu yılın çoğunu, yardımcı tokenlerin meşruluğunun devlet seviyesinde tanındığı Wyoming’de, bu konu hakkında kanun geçirebilmek için harcadı. Bu çalışma kampanyası esnasında ülkedeki kanuni düzensizliği kaldıramadığı için ABD’yi terk eden şirketlerle konuştu.

”Bütün ABD’yi terk ediyorlar ve bu bilinen en büyük sermaye piyasası.”

Long’a göre, dünyadaki en eski ve en köklü teknoloji sektörlerinden birisine sahip olmanın avantajları yanı sıra, başka yerde bu şekilde para toplamak çok daha zorlayıcı.

Daha kolay karşılanabilir bir tip madencilik çipi geliştirmek için 5 milyon dolarcık token satışı gibi alçakgönüllü bir plana sahip çiçeği burnunda startup şirketi, yeni yasalara ithafen bu işlemlerini Wyoming üzerinden başlatma kararını açıkladı.

Kurucu Charles Dusek, offshore olarak kurulmayı planladığını ancak bir eyalet bu iş modelini onayladıktan sonra burada kalmayı denemek istediğini belirtti.

”İddia ediyoruz ki bunu biraz daha genişletecek bir hamle daha gelecek.”

Kötü Yanları

Peki eğer SEC bu para toplama yöntemine ‘çökmeye’ kalkarsa riskler neler? Radcliffe ve Long, ikisi de iyi amaçlar için işlem yapmakta olan şirketlerin yasa dışı işlem suçlaması ile karşılaşmasının pek olası olmadığını belirttiler.

Uzun zamandır kripto para startup girişimcisi olan Ryan Selkis, Büyük yatırımcıların bu yeni endüstri hakkında SEC ile buluştuğu haberi ortaya çıktıktan sonra, geçenlerde the Messari blog üzerinden kaleme aldığı yazıda şunları belirtti:

”Kabus senaryo ise SEC’in bütün tokenleri kategorik olarak sınıflandırıp hepsinin aslında menkul kıymet olarak nitelendirilmesi olabilir.”

Bu durumda SEC şirketlerin topladıkları bütün paraları iade etmesini isteyebilir. Bu en kötü durum senaryosu tabii ki.

Radcliffe:

”Bence SAFT’ın taşıdığı risk, SAFT kontratından kaynaklanmak yerine, onların bir ağ işletmelerindeki değerlerini inanılmaz ölçüde kısıtlayabilecek olan tokenların çıkartılır çıkartılmaz menkul kıymet olarak damgalanması olacaktır.

Uzun zamandır yatırımcılar tarafından böyle bir bulgu üzerine açılan davalar herhangi bir yetkili mercinin uygulayabileceği herhangi bir cezadan daha can yakıcı olabilir ve ayrıca SEC’in bu konu hakkında yapması gereken çok uzun bir araştırma da var.

ICO piyasası bir risk sermayesi gibi gözükmeye başladığı ve ilk dijital para arzlarının ergenlikten geçmekte olan küçük kız kardeşi gibi göründüğü için, Long, SEC’in bu bütün endüstriyi tıkamaya yönelik bir hamle yapmasının pek olası gözükmediğini vurguluyor.

Bir projenin iyi niyetli olduğunu ve kanunlara uymak için hüsnüniyet gösterdiğini düşünürsek, Long:

”Bence bu şekilde çok küçük bir kanuni risk alanlara hiçbir şey olmayacak.”

SEC bu konu hakkında yorum yapmayı reddetti.

Tüm gelişmelerden ve paylaşımlardan haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!

Leave a comment