Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Sınırlı Arz Kripto Paraları Nasıl Etkiliyor?

Yalnızca Belli Miktarda Kripto Para Üretmek

İnceleyeceğimiz konu kendi içinde oldukça tartışmalıdır ve farklı firmaların ve platformların konuya yaklaşımı da birbirinden oldukça farklıdır.

Dünyanın en tanınmış kripto parası olan Bitcoin, 21 milyon adetle sınırlı bir arza sahiptir. Bu miktardan daha fazla Bitcoin üretilemez. 21 milyonun da %80’i geçtiğimiz Nisan ayı itibariyle üretildi. Bitcoin, üretildikçe üretimi yavaşlayan bir kripto paradır. Yani yeni bir Bitcoin’in dolaşımda olduğu süre içinde dolaşıma giren Bitcoin sayısı gittikçe düşer. Elbette Bitcoin arzının tamamının kullanılmaya başlanması yakın zamanda gerçekleşecek değildir. Hatta, Bitcoin ürettikçe üretimin yavaşladığı göz önüne alınırsa 21 milyonun tamamı ancak 2140 yılında çıkarılmış olacaktır.

Bitcoin’de olduğu gibi sınırlı arzı savunanlar, bunun dijital kıtlığa neden olduğunu iddia etmektedir. Talep yükseldikçe arz aynı kalırsa, fiyatlar artar. Bu da kripto parayı daha değerli kılar. Yine bu görüşü savunanlar ayrıca sınırlı arzın kripto parayı geleneksel finans enstitülerinden ayırdığını da iddia etmektedir. Çünkü ülkelerin finans merkezleri, nicel genişleme adı verilen bir yöntem kullanarak gerekli görüldüğü noktada daha çok para basabilirler. Daha çok paranın basılıp dolaşıma girmesi sonucu enflasyon artar ve cebinizdeki 1 TL’nin değeri düşer. Kripto paranın arzının sınırlı olması piyasasında enflasyon oluşmasını engeller.

Fakat kripto paranın kitleler tarafından benimsenmesini isteyenler, sınırlı arzın ters teptiğini düşünmektedirler. Kripto paranın miktarının çok da fazla olmadığını bilen kişiler harcama yapmak istememekte; bu nedenle kripto para insanların yatırım amacıyla istiflediği bir değer haline gelmektedir. Ekonomide, eğer bir aktif varlığı sınırlı sayıdaysa yıpranması mümkün değildir. Yani aslında kripto yatırımcıları, fiyatlar düşsün diye beklerken bu hiç gerçekleşmeyebilir. Gerçek hayatta enflasyon, insanların ceplerindeki paraya tutunmamalarını ve harcamalarını sağlayan bir güçtür aynı zamanda.

Enflasyon Afeti

Enflasyon, ekonomilerin korkulu rüyalarındandır. Biriktirdiğiniz paranın alım gücünün düşmesi anlamına gelir. Yani, 1919 yılında 1 dolara aldığınız bir ürünün 2019 yılında fiyatı 14 dolar 81 cent olacaktır. Çünkü o 1 dolarınızın alım gücü düşmüştür.

Enflasyona maruz kalan piyasalarda borçlanma şahlanır, ekonomiler kendi olanaklarının çok üstünde işlev göstermek zorunda kalırlar. Enflasyonun uç seviyelere ulaşmasına hiperenflasyon ismi verilir ve bir ülkenin para birimini kullanılamayacak kadar değersiz kılar. Örneğin Zimbabwe’de 2000 yılında enflasyon oranı %59′ iken, 2008 yılında bu oran %80.000.000.000 olmuştur. Evet, doğru okudunuz, 80 milyarı bulan enflasyon oranı sebebiyle ülke kendi para birimini ortadan kaldırmak zorunda kaldı çünkü 175,000,000,000,000,000 Zimbabwe doları yalnızca 5 Amerikan Dolarına tekabül ediyordu.

Hiperenflasyonun afet etkisine maruz kalan ülkelerden biri olan Venezuela, aynı zamanda halkı kripto parayı en çok benimseyen ülkelerden de biri. Yapılan sokak röportajlarında yapılan yorumlara göre halk, kripto parayı kendi para birimlerinden daha az volatil ve daha çok güvenli bulduğu için tercih ediyor.

Bitcoin’in de içinde bulunduğu bazı kripto paraların arzı sınırlı. Ekonomistler bu nedenle bu kripto paraları ‘dijital altın’ olarak da tanımlıyorlar. Dolaşıma daha çok kripto para girdikçe, kripto paranın genel fiyatı düşecektir fakat sınırlı arz, burada ters etki yapabilir; yani Bitcoin’in bir tasarruf aracı olarak fiyatının yükselmesine sebep olabilir. Kripto paranın izlediği bu yöntem, günümüzde gördüğümüz global ekonomilerden daha dengeli bir piyasa oluşmasını sağlayabilir.

Ethereum’un genel bir üst limiti yok, onun yerine her yıl sisteme belli bir miktar yeni kripto para akıtılıyor. Limit olmaması sebebiyle Ethereum enflasyona tabi olsa da her yıl yeni paraların dolaşıma girmesiyle bu oran düşüyor.

Sınırlı Arza Karşılık Tüketici Tavrı

Dünyadaki birçok ekonominin temel prensibi, parayı beklemekten hemen kazanmak ve hemen harcamak üzerine kuruludur. Çünkü bekleyen para enflasyon sebebiyle değerini yitirebilir. Dolayısıyla bu prensiple çalışan ekonomilerde devlet de bireyler de kredi aracılığıyla borçlanırlar.

Enflasyon karşıtı — yani deflasyonel — aktif varlıklarına sahip kişiler, yatırım yapmaya daha yatkın olurlar çünkü varlıklarının tamamını eritmek yerine bir kısmını ayırarak gelecekte değerinin artmasını beklemeyi tercih ederler.

Bu elbette kripto para kullanıcılarının hiçbir zaman harcama yapmayacağı anlamına gelmez. Kripto kullanıcıları aynı zamanda gerçek hayatta tüketiciler de olduklarından gıda masrafı, ev taksitleri ve yakıt giderleri gibi yaşamsal ihtiyaçlarına para harcamaya devam edeceklerdir — bu ihityaçların gelecek yıllarda ucuzlayabileceğini bilseler bile. Ayrıca, kimse sırf deflasyonel varlıklara sahip diye zevklerinden ödün vermeyecektir. İnsanlar yine sinemaya gitmek, akşam yemeğine çıkmak ve seyahat etmek isteyecekler; bu zevkleri için para da ayıracaklardır. Kripto paraların sınırlı arzı ve deflasyonel yapısı, yalnızca insanları harcama yaparken iki kere düşünmeye itecektir; harcamaları tamamen sonlandırmayacaktır.

Sınırlı arz sistemi yardımıyla kripto para, insanların borçlanmaya karşı bakış açısını da değiştirebilir. Lüks için kredi çeken birinin her taksitte yükselen miktarlarda ödeme yapması gerektiğini bilmek, insanları borçlanmadan önce dikkatli olmaya ve bütçe yapmaya itecektir. Bu sayede toplumun refahı da uzun vadede artabilir.

Deflasyonel Varlıkların Kötü Yanları

Hiperenflasyon örneklerinde olduğu gibi, deflasyonun da kendine has zararları vardır zira terazinin dengesini bozan bir güç olduğu aşikardır.

Deflasyonda daha az kişi harcama yapmak isteyeceği için talep düşecektir. Talebe rağmen fiyatlar da düşmeye devam edecektir. Daha az kişinin daha düşük fiyatla satın alması, firmaları ve devleti açıkta bırakacak; bu nedenle vatandaşlara ve çalışanlara ödenen maaş da düşecektir. Ekonomi küçülmeye başlayabilir ve ülke parasal anlamda sıkıntıya düşebilir. Bu sebeple firmalar kapanabilir.
Bu senaryoya deflasyon ölüm sarmalı denir.

Senaryo neredeyse bir yarışma gibidir. İşletmeler müşteri çekmek adına fiyatlarını düşürdükçe düşürürken müşteriler daha da düşük fiyatların gelebileceği bilinciyle paralarını işletmelerden esirgerler. Fakat bu yarış, herkesin kaybetmesi ve ekonominin daralmasıyla sonuçlanabilir.

Fakat ekonomi, kendini temizleyebilen bir deniz gibidir. Eğer ülke ekonomisinin temelleri bireylerin borçlanması üzerine kurulu değilse, ekonomi kendini bir şekilde dengeleyecek ve bu sarmaldan çıkacaktır. Çünkü bireyler, temel ihtiyaçlarını gidermek zorundadır ve bu nedenle bir şekilde piyasaya para akıtırlar. Bu para aracılığıyla ekonomi dengelenebilir.

Tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda kripto paralar bir çıkmazdadır. Gelecekte daha değerli olacağını bilmelerine rağmen insanların gündelik kullanımda kripto parayı benimsemesi nasıl sağlanabilir?

Kripto camiası, bunun ancak yemek siparişi ve kahve gibi basit şeylerin de kripto parayla ödenmesi sonucu gerçekleştirilebileceğini savunuyor. Yani, insanlar ne kadar kullanımına tanık olur ve kullanmaya maruz kalırlarsa o kadar bu teknolojiye alışıyorlar. Böylece kripto paranın kullanışlı yanları keşfedilebiliyor, kripto paraya talep artıyor, talep artınca işletmeler de kripto para kullanımını yürürlüğe koymak zorunda kalıyorlar. Anlayacağınız ekonomik bir reform bu şekilde gerçekleşebiliyor.

Madenciliğin Biteceği Gün

Gün gelecek ve üretilmesi gereken Bitcoin kalmayacak. Yani madencilik son bulacak. Hiçbirimizin acelesi yok çünkü buna daha 120 yıl var.

Tüm Bitcoin’lerin üretilmiş olmasından en çok madenciler etkilenecek. Ürettikleri her blok için ödül alan madenciler zamanla daha az ödül alıyor olacaklar ve günün birinde ödüller tamamen bitecek. Satoshi Nakamoto, bu duraksamaya erişildiği zaman madencilerin görevinin blok üretmekten işlem doğrulamaya kayacağını öngörüyor zira yeni bloğa ihtiyaç duyulmasa bile işlemlerin blockchain’de doğrulanması gerekecek. Blok üretmekten işlem doğrulamaya geçişin yarattığı kaybı kapatmak isteyen madencilerin fiyatları yukarı çekmesi söz konusu olabilir; bu durumda da kullanıcılar işlem önceliğini sağlamak adına daha yüksek ücretler ödemek zorunda kalabilirler.

Bitcoin miktarı durağan hale gelip fiyatlar düşmeye başladıkça, kripto paranın bölünebilirliği hayati bir rol oynayacak çünkü ancak bu şekilde talebe uygun tedarik sağlanabilecek. Bölünebilirlik, 2 TL’lik bir ürün alıp 5 TL banknotu uzattığınızda, 3 TL para üstü alabilmenize verilen isimdir.

Bitcoin’in sekiz adet ondalık hanesi var, bu şekilde küçük işlemler de yapılabiliyor. Satoshi Nakamoto bunun bizzat ve kasten, tüm Bitcoin’ler dolaşıma girdiğinde tedariği sürdürmek amacıyla yapıldığını belirtti.

Ethereum tokenleri 18 ondalık haneye sahiptir. Bu oldukça avantajlıdır çünkü Ethereum’un başka kripto paralara veya itibari paralara çok daha kolay çevrilebileceğini gösterir.

Zaman içerisinde bölünebilirliğin bir kripto para için ne kadar hayati olduğu daha da anlaşılacaktır. 2017 yılında 3.8 milyon Bitcoin çalınmalar ve başka olaylar sebebiyle kayboldu. Kaybolan Bitcoin’lerin, toplam arzın %18’i olduğu düşünülürse bu gerçekten çok büyük bir kayıptır ve bu rakamın daha da artacağı ortadadır.

Gerçekten Bir Para Birimi

Bitcoin’in ve tüm kripto paraların gerçekten para birimi olarak sayılıp sayılamayacağı hala bir tartışma konusudur. Bazı kripto projeleri, yarattıkları para biriminin aktif olarak kullanılmasını ve dolaşmasını isterlerken bazıları ise çok sınırlı miktarlarda paralar yaratarak yalnızca yatırımcılara hitap etmeyi amaçlıyor.

Fakat kripto para piyasasının, ekonominin geleneksel kurallarından etkilendiği ve bu kurallar etrafında şekillendiği düşünülürse bir para gibi davrandığı söylenebilir. Halihazırda yatırım aracı olarak kullanılan kripto para gündelik hayatımıza da sızarsa, para birimi mertebesine yükselecektir.

Bu noktada arz, neredeyse para biriminin varlığının özünü oluşturmaktadır zira parayı kağıt parçasından ayıran, onu pahalı kılan anlamdır.

Tüm gelişmelerden ve paylaşımlardan haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!

Leave a comment