Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Tether Bilmecesi: Neler Yaşanıyor? – Yeni Rapor Yayınlandı

Hakkında yapılan onca eleştiri çıkan yüzlerce iddianın ardından, Tether yönetimi konuyla ilgili bir rapor yayınladı. Raporda, koinin gerçekten de Amerikan doları destekli olduğu belirtilse de, bazı küçük noktalar ve satır araları, işe başka bir tartışma daha katacak gibi duruyor.

Tether’in varlığı son dönemde kripto para piyasalarında en çok tartışılan konulardan biri. Birçok insan, Tether’in fiyat manipülasyonlarında kullanıldığını belirtirken; birtakım iddialara göre ise, şirket; bankadaki dolarlardan çok daha fazla sayıda Tether’i piyasaya sürüypr yani temel olarak desteksizce para basıyor. Tether, bu iddiaları sürekli olarak reddetse de, şirket tarafından hiçbir zaman bire bir oranda bu işin yapıldığına dair bir açıklama yapılmaması ya da bir rapor yayınlanmaması, iddiaların da giderek artmasına sebebiyet verdi.

Bu olay ve Tether’in akibeti hem tüm kripto para piyasalarını genel olarak ilgilendirirken; hem de Tether’e rakip olarak yola çıkan ve bu yolda Şeffaflık sözü veren True USD gibi koinleri de meraklandırıyordu ki Tether’in işlem hacmi şu anda 2.6 milyar dolara kadar çıktı.

En temelde, Tether şirketinin Bitfinex ile organik bir bağı olduğu iddia ediliyordu. Şirketin, Bitfinex ile ortak yöneticilere sahip olduğu ve USDT vasıtası ile Bitcoin fiyatının yapay olarak manipüle edildiği iddia ediliyordu. Konuyla ilgili yapılan bir akademik çalışma; kripto para piyasalarını deyim yerindeyse çalkalamış ve birçok kişi konu ile ilgili görüş bildirmişti.

Piyasalarda temel olarak Amerikan dolarının yerine işlem gören ve birçok trader için ciddi bir kolaylık sağlayan sistem, gerçekten de kripto para ekosisteminde çok büyük bir yere sahip. Ancak, bu denli yer kaplayan ve milyonlarca kullanıcısı bulunan bu paranın kredibilitesi ve mevcudiyeti ile ilgili yaşananlar herkesi meraklandırdı. Konuyla ilgili yayınlanan rapor, Tether’in gerçekten de ABD Doları destekli olduğunu ortaya koysa da, satır aralarında yazılanlar, tartışmayı kapatmak yerine bambaşka bir boyuta taşıyıp; tam tersi alevlendirme gücüne de sahip.

İlk olarak şunu belirtmekte fayda var ki, rapor bir denetleme içeriği değil. Bizzatihi bir hukuk firması olan  Freeh Sporkin & Sullivan, LLP (FSS)  tarafından kaleme alındı.

Tether’de danışmanlık hizmeti veren Stu Hoegner denetleme süreçlerinin sadece Tether için değil, sektördeki diğer şirketler için de giderek komplike bir hal aldığını ifade ederken, bu durumla başa çıkılabilmesinin de çok zor olduğunu belirtti.

Raporu yazan FSS firmasının denetleyici firmalara kıyasla biraz daha farklı metodlar kullandığını da kabul eden Hoegner, bununla birlikte temel noktalarda FSS’nin aynı denetleyici firmalar gibi davrandığını da belirtti.

Ancak, bu noktada enteresan tartışmalar da yaşanabilir.

FSS’nin yazdığı raporda firma; Tether’in dolaşımdaki koin miktarına kıyasla bankada daha çok parası bulunduğundan emin olduğunu belirtirken; buna rakamsal olarak da şöyle yaklaştı: Buna göre, Tether’in banka hesaplarında 2.55 milyar dolar varken, bu para iki ayrı kurumda tutuluyor ve piyasada dolaşan Tether’lerin rakamsal değeri ise 2.54 milyar dolar. Fakat raporda sürecin nasıl seyrettiğine dair hiçbir şey bulunmuyor. Bir başka deyişle, FSS’nin raporunda Tether’in daha önceki süreçlerde nasıl bir politika izlediği, gerçekten her zaman bankadaki para kadar mı USDT bastığına dair hiçbir veri yer almıyor.

FSS’nin Dünü Bugünü

Washinghton merkezli hukuk firması olan ve Tether’in denetim için bizzatihi davet ettiği FSS firması, gayet resmi ve ciddi bir kurum olarak karşımıza çıkıyor. Firma, üç ayrı federal yetkili tarafından kurulurken; şirketin başında bulunan isim ise eski FBI direktörü Louis Freeh.

Rapora göre, şirketin ortakları arasında yer alan emekli yargıç Eugene R. Sullivan aynı zamanda Tether’in bankalarında danışmanlık heyetinde yer alan bir isim ve Sullivan sayesinde iki kurum arasında bir bağlantı kurulmuş. Tether ile Sullivan arasındaki yakınlık sayesinde firma; şirket hakkındaki raporunu çok daha efektif ve iyi bir zamanlama ile yapabilmiş, en azından rapor bunu böyle söylüyor. Raporda ayrıca, hiçbir bilginin göz ardı edilmediği de ifade ediliyor.

Firma, raporun yazılış süreci boyunca birçok kişi ile telefondan ya da yüz yüze olarak görüşüldüğünü ve neredeyse binlerce sayfalık belgelerin büyük bir titizlilikle incelendiğini de belirtirken; Tether bünyesinde çalışan üst düzey yetkililer ile de sık sık görüşüldüğünü ifade ediyor. Raporun birçok yerinde firma; bu raporun yazılma amacının garanti verme amaçlı olmadığını belirtse de, bunun bu kadar fazla vurgulanması, bazı dimağlarda ciddi şüphelere de mahal veriyor.

Hukuk firması, ayrıca bilgilerin tamemen Tether ve onun bankaları tarafından sağlandığını belirtirken; bazı görüşler, bu bilgilerin yanlış da olabileceği yönünde birleşiyor. Denetleme standardına pek de uyulmadığı bu noktadan anlaşılırken; eğer bilgiler doğruysa dahi, bu durum sadece Tether’in 1 Haziran günü elinde olan hesaplardan elde edilmiş ve pek tabii ki her zaman için bu durum geçerli olmayabilir ya da Tether, sırf bu iş için danışıklı dövüş ayarlayıp hesapları düzenlemiş olabilir.

Hoegner, bu iddialara karşın hiçbir şekilde firma ile aralarında bir danışıklı dövüş olmadığını belirtirken, FSS’nin Tether’in hesap dökümanlarına sınırsız bir ulaşım hakkı olduğunu ifade ediyor ve şirketin; Tether’in Mart ayından bu yana hesap hareketlerini incelediğini belirtiyor. Ancak rapor, sadece 1 Haziran tarihini baz alıyor…

Eski Dosyalar

Bu noktada şunu hatırlatmakta da ciddi fayda var. Tether, FSS ile birlikte çalışmadan önce daha önce Friedman LLP isimli bir denetleme firması ile iş birliği yapmıştı. Bu firma, Eylül 2017 yılında bir rapor yayınlamış ve firmanın 15 Eylül itibariyle hesaplarında USDT tokenlerini desteklemek için 442.9 milyon dolar para olduğunu belirtmişti. Ancak o dönemki raporda da, aynı şimdiki süreçler gibi bazı hatalar ve eksik noktalar göze çarpıyordu.

Örneğin, Friedman LLP’nin yayınladığı raporda paranın tutulduğu hesabın Tether ile net bir anlaşması ya da kefil olma durumu olup olmadığının bilinmediği açık bir dille ifade edilmişti. Friedman’ın Eylül’deki raporu geçici bir rapordu ve şirketin, tam bir rapor yazması bekleniyordu ancak; Ocak ayında Tether tarafından yapılan bir açıklamada, firma ile Tether arasındaki ilişkinin sona erdiği belirtilmiş; ancak hangi tarafın iş akdini sonlandırdığına ise değinilmemişti.

Hoegner, Tether’in Friedman ile bozulan iş akdine yönelik fazla bir açıklama yapmasa da, şirketin denetleme firmaları ile çalışmaktan vazgeçmediğini aktardı. Bu noktada çeşitli firmalar ve profesyoneller ile konuşmalar yaptıklarını belirten Friedman, sürecin devam ettiğini de sözlerine ekledi.

Kripto para kulislerinde, bir hukuk firması tarafından kaleme alınan bir raporun, bir denetleme firmasının kaleme aldığı rapora kıyasla farklılar içerebileceği belirtiliyor. Denetim firmasının yazacağı raporun daha fazla saygı göreceğini de, hemen herkes düşünüyor. Çünkü, Amerikan yasalarına göre, denetim firmalarının raporları hem müşterileri hem de diğer ilgili birimleri bağlıyor ve bu yüzden firmalar, daha detaylı ve net bir iş ortaya koymak zorunda.

Konuyla ilgili konuşan Texas Üniversitesi muhasebe profesörü Michael K. Shaub da  aynı yönde bir ifade kullanarak şunları söylüyor:

”Denetçiler, yazdıkları raporlardan; hukukçulara kıyasla çok daha fazla sorumlu tutuluyor.”

SEC’te bir dönem üst düzey görev yapmış Tom Selling ise, denetçilerin çok daha net çizilmiş sınırlarla çalıştığını belirtiyor. Hukukçuların bir firma adına bağımsız denetleme raporu yazdıklarını açıklamasının, genel geçer çevreler için pek bir şey ifade etmediğini de belirten Selling, bu firmaların yaptığı işleri ise, şu şekilde tanımlıyor:

”Açık konuşmak gerekirse, hukuk firmalarının yazdığı raporların yüzde 99’u müşteri için birer savunma metni gibidir. Ancak işi denetçi firmalara verirseniz, onların raporları, sorumlulukları gereği, yüzde 100 bağımsızdır ve daha bağlayıcıdır.”

Tüm gelişmelerden ve paylaşımlardan haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!

Leave a comment