Çin, deniz aşırı ticaret borsalarına koyduğu birtakım yasaklara rağmen bunların yerel tüccarlar tarafından atlatıldığına yönelik raporların gelmesi üzerine kripto para ticareti üzerinde daha sıkı denetimler getirmeye başladı.
Şangay merkezli Yicai yayun organı, ülkenin iletişim ağlarını denetlemekle görevli kurumun tüccarlar ve yatırımcılar tarafından karşılıklı-P2P işlemlerini kolaylaştırmak için kullandıkları yerli web sitelerine ilave olarak , deniz aşırı kripto para işlemlerini de yakından takip etmeye başladığı bildiriyor.
Kurum, zaten daha önce Çin anakarasında bulunan borsalardaki kripto para işlemleri üzerinde sıkı incelemeler yapmıştı. Ancak geçtiğimiz Eylül ayında Çin Merkez Bankası (PBoC) tarafından yürürlüğe konan yeni kripto para ticareti yasağı emri uyarınca bu operasyonlarını yeniden başlattı.
Hükümet bu politikalarını, saadet zinciri, para aklama ve kripto para endüstrisi ile ilişkili diğer dolandırıcılık faaliyetlerini önlemek için uyguladığını iddia ediyor.
Bu kapsamda yetkili makamlar aylar boyunca kripto para ticareti yapan ortamları etkin bir şekilde denetlemeye ve katı politikalarının uygulanmasını sürdürmeye çalıştılar. Lakin bu duruma karşı küçük firmalar P2P ve tezgah üstü (OTC) platformlarla ticarete başlarken, diğerleri ise geleneksel sipariş yöntemi ile ticaret yapma olanağı sunan deniz aşırı borsalarda başarılı bir şekilde hesap açtılar.
Birçok açıdan yetkililer, bu işi tamamen ortadan kaldırmakta başarısız olsalar da kripto para ticaretini kısıtlama adına büyük ölçüde başarılı oldular.
CCN’in bildirdiği göre bu kısıtlamalar, Çin Yuanı (RMB) cinsinden kripto para ticaret hacminin, yüzde 90‘lık bir zirveden, yüzde 1 altında olduğu tahmin edilen bugünkü değerine düşmesine neden oldu.
Kripto para konusunda şüphe duyan pek çok uzman, Çin merkezli ticarette böylesine çarpıcı bir düşüşün Bitcoin ve diğerleri için felâket olacağını bekliyorlardı ancak bu tahminlerin yanlış olduğunun kanıtlandı.
Nitekim Çin anakarasında yuan (RMB) ticaretindeki bu sıkışma, küresel kripto para pazarları üzerinde uzun süreli bir etki yaratmamakla beraber, Güney Kore ve Japonya’nın bu olaylar sayesinde hem bölgesel hem de küresel pazarlarda önemli güçler olarak ortaya çıkmasına neden oldu.