Dünya genelindeki çeşitli ülkeler kripto para piyasasıyla ilgili yasal adımlar atmaya başladılar ve pek çok ülke kripto paraları yasal bir çerçeve içerisine oturtmak için çalışmalar yürütüyor.
Kripto paralar bazı uzmanlara göre para birimi, bazılarına göre emtia vb. olarak değerlendiriliyor ve bu konuda hala bir uzlaşma sağlanamadığını söylemek mümkün. Dolayısıyla kripto paraların tanımı hakkında çeşitli tartışmalar yaşanıyor ve bu durum ülkelerin bu alanda attıkları adımları etkiliyor. Japonya ve Almanya gibi bazı ülkeler bu türdeki varlıkları ‘para birimi’ olarak görürken Meksika ve Danimarka gibi ülkeler kripto paralara spekülatif varlık gözüyle bakıyor. Peki kripto para piyasasının Dünya genelindeki yasal durumu ne?
Türkiye
Ülkemizde kripto para sektörüyle alakalı çok fazla adım atıldığını söylemek maalesef mümkün değil. Ancak son zamanlarda bu alanda belli başlı çalışmalar yürütüldüğünü söyleyebiliriz.
Ülkemiz kripto paraları piyasasına yasal açıdan henüz tam anlamıyla giriş yapmış değil. Bundan birkaç yıl önce kripto paraların ‘elektronik para’ olarak değerlendirilmesi söz konusuydu ancak Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu 2013 yılında bu konuyla ilgili yayınladığı bir yazıda Bitcoin’in elektronik para olarak değerlendirilmediğini gayet açık bir şekilde vurgulamıştı.
Ülkemizdeki kripto para piyasasının durumu zaman içerisinde nasıl değişecek bilemiyoruz. Kripto para haricinde Blockchain teknolojisine bakacak olursak ise ülkemizde gayet olumlu adımlar atıldığını görebiliriz. Özellikle son zamanlarda çeşitli bakanlar tarafından Blockchain teknolojisiyle ilgili yapılmış açıklamalar, bu alanda gerçekleşen birbirinden farklı etkinlikler vb. Blockchain teknolojisine epey ilgi duyduğumuzun göstergesi.
ABD
Dünya üzerindeki ülkeler kripto para piyasasının nasıl düzenleneceği konusunda çeşitli uyuşmazlıklar yaşıyorlar ancak bundan daha büyük bir sorun daha var. Ülkeler kendi aralarında uyuşmazlık yaşamanın yanı sıra kendi içlerinde de anlaşmazlıklarla karşılaşıyorlar. Bu ülke içi uyuşmazlığın en şiddetli olduğu yerin de ABD olduğunu söylesek herhalde yanılmış sayılmayız. ABD’deki birbirinden farklı hükümet kuruluşları kripto paralarla ilgili yine birbirinden farklı tanımlamalar yapıyorlar.
ABD’deki Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (SEC) kripto paraları Haziran ayına dek menkul kıymet olarak, yani karşılığında belli bir gelir elde etme ümidiyle yatırım yapan varlıklar olarak tanımlıyordu. SEC hatta Mart ayında bir borsa platformu aracılığıyla alımı-satımı yapılan her türlü varlığı menkul kıymet olarak değerlendireceğine dair bir yazı yayınlamıştı.
SEC’in bu konuyla ilgili yaptığı açıklamadan sonra Bitcoin fiyatında yaklaşık yüzde 10 oranında bir düşüş yaşandı. SEC kripto paraları her ne kadar menkul kıymet olarak tanımlasa da diğer hükümet kuruluşları aynı görüşte değildi. Mart ayında New York Eyaleti’ne bağlı bir yargıç, yine ABD’deki Emtia Vadeli İşlem Komisyonu’nun (CFTC) kripto paraları emtia olarak düzenleyebileceğine karar kılmış, kripto paraları altın, benzin ve kahve gibi diğer emtialar ile bir tutmuştu.
İç Gelir Servisi (IRS) ise Mart 2014’te yaptığı açıklamada kripto paraları vergiye tabii tutulabilir mülk olarak tanımladığını söyledi.
Gördüğümüz üzere ABD’deki üç farklı hükümet kuruluşu kripto paralarla ilgili üç farklı tanım yapıyor. Ancak bitti mi? Hayır. Çünkü ABD’de kripto paraları ‘para’ olarak tanımlayan iki farklı kuruluş daha var. Hazine Müsteşarlığı’na bağlı bir birim olan Yabancı Varlıkları Kontrol Ofisi (OFAC), Nisan ayında bir açıklama yaptı ve dijital paraları itibari para ile bir tuttuğunu duyurdu.
Para aklama ve terörizm finansmanı gibi faaliyetlerle mücadele eden Mali Suçlarla Mücadele Ağı (FinCEN) ise Mart 2013 döneminde bir açıklama yaparak kendi uyguladığı standartların dijital para birimlerini de kapsadığını duyurdu ve böylece kripto paraları ‘para’ olarak tanımlamış oldu.
Kripto paralarla ilgili bu kadar farklı tanımların yapılmış olması elbette insanın kafasını karıştırıyor. Zaten bu yüzden ABD’deki pek çok kripto para yatırımcısı ve şirketi, yetkililerin bu konuya bir an önce bir açıklık getirmesini istiyor.
Yukarıdaki paragraflarda SEC’in kripto paraları “Haziran ayına dek menkul kıymet olarak tanımladığını” belirtmiştik. Peki Haziran ayında ne değişti? SEC geçtiğimiz Haziran ayında yeni bir karar aldı ve en büyük iki kripto para olan Bitcoin ile Ethereum’un menkul kıymet olarak değerlendirilmeyeceğini söyledi.
Kripto paraların ABD’de hala ‘yasal ödeme araçları’ olarak görülmediklerini belirtelim. Tabii bu durum pek çok şirketin kripto para üzerinden ödeme kabul etmesine engel değil.
Kanada, Meksika, Güney Amerika
Tıpkı ABD gibi Kanada da kripto paraları ‘yasal ödeme araçları’ olarak görmüyor ancak Kanada’daki durumun ABD’deki kadar karmaşık olmadığını söyleyebiliriz. Kanada Gelir Kurumu (CRA) kripto paraları şu an için emtia olarak tanımlıyor ve Kanada’daki pek çok devlet kurumunun bu tanımda hemfikir olduğunu söyleyebiliriz.
Meksika da kripto paraları emtia olarak görüyor. Meksika hükümeti 1 Mart’ta Finansal Teknoloji Şirketlerini Düzenleme Yasası’nı onaylamıştı ve bu yasada dijital varlıklardan da bahsediliyor. Özellikle emtia, menkul kıymet, mülk, para gibi diğer tanımlarla kıyaslayınca ‘dijital varlık’ tanımının biraz gri bölge olduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca hükümetin Mart ayında onayladığı yeni yasa kripto paraların kullanım alanlarını da tam olarak belirlemiyor. Ancak Meksika hükümetindeki bazı isimlerin açıklamalarına göre hükümet kripto paraları ’emtia’ olarak tanımlama fikrine gayet ılımlı yaklaşıyor. Banco de Mexico’nun yöneticisi olan Agustin Carstens’e göre kripto paralar merkez bankası tarafından düzenlenmedikleri için para olarak değil emtia olarak değerlendirilmeliler.
Kendi dijital parasını (Petro) oluşturan ve kripto para sektöründe epey yankı uyandıran Venezuela, Petro’nun yasal bir ödeme aracı olarak değerlendirildiğini açıkladı. Ancak bu durumun şu an için yalnızca Petro’yu etkilediğini belirtmek gerek. Venezuela hükümeti şu anda diğer kripto paraları finansal varlık ve menkul kıymet olarak değerlendiriyor ve bunları henüz yasal birer ödeme aracı olarak görmüyor. Venezuela parlamentosundaki isimlerden Petro’yla ilgili epey olumsuz yorumlar yapıldığını da söyleyelim. Hatta ülkenin meclisi Mart ayında bir karar alarak Petro’nun yasa dışı olduğunu açıkladı.
Brezilya‘da ise durumun yasal açıdan pek iç açıcı olmadığını söyleyebiliriz. Brezilya’daki Menkul Kıymet ve Borsa Komisyonu (CVM) Ocak ayında bir duyuru yaparak kripto paraların finansal varlıklar olarak değerlendirilemeyeceklerini açıklamıştı. Bu durum biraz karmaşıklığa yol açtı çünkü Brezilya Gelir Ofisi 2017 yılında bir açıklama yaparak kripto paraların vergiye tabii tutulabileceklerini söylemişti.
Kripto paralar Şili‘de ne menkul kıymet ne de para olarak görülüyorlar. Ancak ülkenin merkez bankası bu konuyla ilgili belli başlı çalışmalar yapmaya başladı.
Kolombiya‘daki Finansal Denetim departmanı dijital paraların menkul kıymet olarak da para olarak da değerlendirilmediğini ancak bu türdeki varlıkların ‘yüksek-riskli yatırım’ olarak görülebileceklerini söyledi. Kolombiya’daki yetkililer kripto paraları ‘yüksek riskli yatırım’ olarak görürlerse bu türdeki yatırımları vergiye tabii tutabilirler.
Kripto paraların Ekvador‘daki durumu pek hoş değil. Ekvador yönetimi kripto paraları yasal birer ödeme aracı olarak görmediği gibi bu gibi paralarla ödeme yapılmasını da yasakladı. Hatta Ekvador hükümetini tebrik etmek gerekiyor çünkü geçtiğimiz dört senedir kripto paralara karşı takındıkları tavrı hiç bozmadılar. Hükümet kripto paralara karşı dört yıldır istisnasız olarak olumsuz bir tutumla yaklaşıyor.
Arjantin hükümeti kripto paraları yasal ödeme aracı olarak görmüyor ve kripto paraları belli başlı bir yasaya tabii tutmuyor. Ancak ülkedeki yetkililer kripto paralara ‘ürün’ gözüyle bakıyor. Ayrıca Arjantinli yetkililer kripto paralardan vergi alabilmek için bu türdeki varlıkları menkul kıymetlerden veya hisselerden elde edilen gelirler ile bir tutmayı planlıyor.
Yukarıda saydığımız ülkelere göz atarak kripto para düzenlemeleri ile bir ülkenin politik ve ekonomik durumu arasında ne kadar kuvvetli bir ilişki olduğunu görebilirsiniz. Özellikle ekonomik açıdan kötü durumda olan ülkelerin vatandaşları kripto paralara sığınırken, o ülkenin yetkilileri kripto paradan olabildiğince uzak durmaya çalışıyorlar. Bunun elbette istisnaları var (Venezuela) ancak durumun genel olarak bu yönde olduğunu söyleyebiliriz.
Avrupa
Avrupa’nın en büyük ekonomisine sahip olan Almanya, Bitcoin’i Nisan 2014’ten biri ‘özel para’ olarak tanımlıyor. Ülkenin Maliye Bakanlığı bu tanım yapılmadan önce Bitcoin’i ödeme birimi’ olarak tanımlıyordu ve Bitcoin’i bu tanım doğrultusunda vergiye tabii tutuyordu. Almanya hükümeti bu yıl kripto paraları tamamen ‘para’ olarak tanımlamak için çeşitli adımlar atmaya başladı. Mesela hükümet bu çalışmalar doğrultusunda kripto parayı gerçekten ödeme yapmak için kullanan kişileri vergiden muaf tutulmaya başladı.
Birleşik Krallık kripto paralar hakkında henüz kapsamlı bir karar vermiş değil ancak bu alanda ciddi çalışmalar yürütüldüğünü görebiliyoruz. Hükümet yetkilileri kripto paraları düzenlerken emtialara, para birimlerine ve menkul kıymetlere uygulanan yasaların yeterli olmayacağını ve bu türdeki varlıklar için özel bir çalışma yapılması gerektiğini düşünüyor. Birleşik Krallık’ın kripto paraları yasal olarak düzenleme açısından biraz geri kalmasının sebebi de aslında bu. Yetkililer kripto paraları doğrudan ’emtia’, ‘menkul kıymet’ veya ‘para’ olarak tanımlamak istemiyor ve herhangi bir tanım yapmadan önce bu varlıkların doğasını iyice öğrenmek istiyorlar.
İngiliz Kanalı’nın karşısına geçip Fransa‘ya gittiğimizde de durumun İngiltere’den pek farklı olmadığını görüyoruz. Fransa da kripto paralarla ilgili henüz pek somut bir adım atmış değil ancak Fransız ve Alman yetkililer arasında ortak çalışmalar yürütüldüğünü biliyoruz. Banque de France kripto paraları ne para birimi ne de ödeme aracı olarak görüyor. Fransa’daki Finansal Piyasalar Otoritesi geçtiğimiz yılın sonlarında kripto paraları iki ana kategoriye ayırmıştı: utulity tokenlar ve menkul kıymet tokenları. Buna ek olarak hem bireysel hem de ticari amaçlarla kripto para alım-satımı yapan kişiler, bu işlemlerden elde ettikleri gelirler üzerinden belli oranlarda vergi ödeme zorundalar çünkü hükümet Bitcoin’i 2016 yılından beri ‘ödeme birimi’ olarak değerlendiriyor.
İsveç‘in merkez bankası Mart ayında bir açıklama yaparak Bitcoin’in “para olmadığını” duyurdu. Merkez bankasının bu kararı aslında biraz kara karışıklığına yol açtı çünkü İsveç Vergi Kurulu Ekim 2013 dönemlerinde bir karar alarak alımda-satımda kullanılan Bitcoin’lerin vergiden muaf olduklarını açıklamıştı ki bu da Bitcoin’in ‘para’ olarak tanımlanacağı ihtimalini güçlendirmişti.
Danimarka Finansal Denetleme Kurumu Aralık 2013’te bir açıklama yaparak Bitcoin ve benzeri koinlerin para olarak görülmediklerini söyledi. Danimarka’daki merkez bankası da Mart 2014’te buna epey benzer bir açıklama yayınladı. Danimarka Vergi Konseyi bu yılın başlarında bir karar alarak kripto para alım-satımlarından elde edilen karların vergiye tabii tutulacaklarını söyledi ve kripto paraların ‘spekülatif varlık’ olarak görüldüklerini ima etti.
Hollanda‘daki merkez bankası da Bitcoin’i ‘para’ olarak görmüyor. Ancak Hollanda’daki bir mahkeme Mart ayında Bitcoin’in ‘aktarılabilir değer’ olduğu yönünde bir karar aldı ki bu da Bitcoin’i ‘mülk’ ile eşdeğer yapıyor.
İtalya‘daki yetkililer kripto paraları henüz para birmi veya mülk olarak görmüyorlar ancak bu alanda bazı araştırmalar yapılmaya başladı. İtalya’daki Ekonomi ve Maliye Bakanlığı bu alanda bir taslak hazırlayarak kripto paraların “belli bir değerin dijital temsili” olduklarını, bu türdeki varlıkların “ürünlerin veya hizmetlerin alımında araç olarak kullanıldıklarını” açıkladı.
Avrupa’da ‘kripto para’ denildiğinde akla gelen ilk ülke ise İsviçre. İsviçre kripto para ve Blockchain alanlarında en çok tercih edilen, en çok yatırım çeken ülkelerden biri olmayı hedefliyor ve aslında bu hedefine çoktan ulaştığını söylemek mümkün dahi olabilir. İsviçre hükümeti 2014’te bir açıklama yaparak kripto paraların para birimi veya ödeme aracı olarak değil ‘varlık’ olarak tanımlanacaklarını duyurdu. Ancak bu açıklama yapıldıktan sonra çeşitli adımlar atıldı ve kripto paraların yasal durumlarında bazı ‘basitleştirmeler’ yapıldı. İsviçre’nin Zug bölgesinde şu anda çeşitli hizmetler karşılığında kripto para ile ödeme yapmak mümkün. Bu bölgenin ‘Kripto Para Vadisi’ olarak bilindiğini de söyleyelim.
Avrupa ve Amerika arasında bir ayrım yapacak olursak Avrupa’daki ülkelerin kripto para sektörüne biraz daha temkinli yaklaştıklarını söyleyebiliriz. Almanya, İngiltere gibi ülkeler ABD ve Kanada gibi ülkelerin aksine kripto paraların iyice gelişmelerini, olgunlaşmalarını bekliyorlar ve olabilecek en uygun düzenlemeleri hazırlamaya çalışıyorlar. Dolayısıyla çoğu Avrupa ülkesi kripto paralara doğrudan bir etiket yapıştırmanın pek doğru olmayacağı kanaatinde.
İlerleyen zamanlarda durum ne kadar değişir bilemiyoruz ancak Avrupa’daki çoğu ülke kripto paraları yasal birer ödeme aracı olarak görmeyecek gibi duruyor. Almanya ve İsviçre hariç olmak üzere çoğu Avrupa ülkesi kripto paraları ‘para’ olarak görmüyor.
Uzak Doğu
Çin hükümeti 2013 yılında bir bildiri yayınlayarak Bitcoin’in ‘para birimi’ olmadığını duyurdu. Ancak bu bildiride belirtilen başka bir şey daha vardı: “İnternet üzerinden ürün almak ve satmak için Bitcoin işlemi yapılıyor.” Çin hükümetinin yayınladığı bildiride Bitcoin’in ‘ödeme aracı’ olarak kullanıldığını kabul edilmesi ve bu duruma karşı herhangi bir önlem almaması, hükümetin bu varlığı ‘ödeme aracı’ olarak görmeye ılımlı olabileceğini gösteriyor -daha doğrusu, gösteriyordu-. Çin hükümetinin bu konudaki görüşleri 2013 yılından sonra epey ciddi ölçüde değişti. Eylül 2017’de yerel ICO’ları yasaklayan hükümet, kripto para borsalarının da kapatılması kararını aldı. Aradan birkaç ay geçtikten sonra yabancı borsalara olan erişim de engellendi ve Çinli yatırımcıların kripto para piyasasıyla bağlantısı tamamen kesilmeye çalışıldı. Yani 2013 yılında kripto paraların ‘para birimi’ olmadığını söyleyen hükümet, bu tarzdaki varlıkların menkul kıymet veya emtia olarak da görülmeyeceklerini gayet açık bir şekilde belirtmiş oldu.
Asya’daki diğer ülkelere baktığımızda ise durumun bu kadar kötü olmadığını görüyoruz. Japonya hükümeti Çin hükümetinin tamamen aksi yönünde ilerliyor. Japonya’daki yetkililer 2014 yılında bir açıklama yaparak Bitcoin’in ‘para birimi’ olmadığını duyurdular ancak Mart 2016 yılında yeni bir düzenleme getirerek kripto paraları ‘para’ olarak değerlendirmeye başladılar. Japonya şu anda kripto para sektörünün parlayan yıldızı durumunda.
Kripto paralar Güney Kore‘de “ölçülebilir değere sahip varlıklar” olarak görülüyorlar. Kripto paralara yapılan bu tanım ülkenin Yüksek Mahkemesi’nden geldi. Ayrıca ülkede şu ana kadar atılmış yasal adımların bu tanımla gayet uyumlu olduğunu da belirtelim. Güney Kore hükümetinin özellikle ICO’larla ilgili katı yaptırımları vardı ancak hükümet bu konuda bazı yapılandırmalara gidiyor. Zaman içerisinde ICO’ların Güney Kore’de yasallaştırıldıklarına dair haberler alabiliriz.
Singapur hükümeti kripto paraları ‘para’ olarak görmektense ‘varlık’ olarak görmeyi tercih ediyor. Singapur Merkez Bankası (MAS), ülkedeki bazı tokenların menkul kıymet olarak değerlendirildiğiyle ilgili çeşitli açıklamalar yaptı ve bu türdeki tokenların üreticilerinin MAS’a kayıt yaptırmaları gerektiğini hatırlattı. Singapur hükümetinin genel olarak kripto paralara daha ılımlı yaklaşmaya başladığını söyleyebiliriz. Ülkede bu alanla ilgili çeşitli çalışmalar yürütülmeye, belli başlı projeler hazırlanmaya başladı.
Kripto Paranın Eşsiz Yapısı
Şu anda pek çok hükümet kripto para piyasasının zaman içerisinde nasıl değişeceğini bilmiyor ve dolayısıyla tam kapsamlı bir adım atamıyor. Bazı hükümetler ise kripto para piyasasının mevcut yasaları kullanarak düzenlemeye çalışıyor ve kripto paraların diğer varlıklardan pek de ‘farklı olmadıklarını’ düşünüyor.
Ancak kripto paralar için özel bir çalışma yapılması gerektiği fikri dünya genelindeki pek çok uzman tarafından kabul görüyor. Ülkelerin kullandıkları menkul kıymet, emtia, mülk yasaları şu anda kripto paraları tam anlamıyla kapsamıyorlar ve bu yüzden böylesi türdeki varlıkları düzenlemek için özel bir çalışma yürütmek, tamamen kripto paralara hitap eden özel düzenlemeler hazırlamak şu anda atılabilecek en doğru adım olabilir.