2014 yılında zamanın en büyük kripto para borsası olan Mt. Gox neredeyse yarım milyar dolarlık bir hırsızlıkla sarsılmış ve Japonya’daki yasal düzenleyiciler kripto paralar ve borsalar için harekete geçmeye başlamıştı.
Düzenleyicilerin amacı hem yatırımcılar korumak hem de gelecek vaat eden bir sektörün büyümesine olanak tanımaktı. Düzenleyiciler geçtiğimiz Nisan ayında bu hedeflere ulaşmayı sağlayacak düzenlemeleri hallettiklerini düşünüyorlardı.
Japonya’da kripto para ticaretini denetlemek için oluşturulan milli sistem Dünya’da bir ilkti ve diğer ülkelerin düzenleyicileri hala daha kripto para sektörüne nasıl müdahale edecekleri konusunda bir karara varmamışlardı. Japonya’daki düzenlemelere göre bazı borsalar henüz onay almamış olmalarına rağmen hizmet verebiliyorlardı.
Bunlardan biri de Coincheck borsasıydı. Tokyo merkezli borsa Coincheck’ten geçtiğimiz ay 500 milyon $’a yakın para çalındı ve bu hırsızlığın Mt. Gox’a yapılandan dahi büyük olduğu söylenmişti.
Coincheck’e yapılan hırsızlık Japonya’da uygulanan düzenlemelerdeki hataları ortaya çıkardı. Bazı uzmanlar Japonya’nın kripto para borsalarına en başında bulaşmamış olması gerektiğini hatta Güney Kore’nin ve Çin’in uyguladığı düzenlemelere benzer bir yol izlemiş olması gerektiğini dahi söyledi.
Hükûmet yetkilileriyle, kanun yapıcılarla ve kripto para sektörünün önde gelen isimleriyle yapılan bazı röportajlardan anlayabildiğimiz kadarıyla Japonya’da uygulanan düzenlemeler sektörün büyümesine olanak tanıyor ancak büyümeye olanak tanırken bazı sorunların ortaya çıkmasına da izin veriyor.
Japonya’nın Finansal Hizmetler Kurumu (FSA) konu hakkında yorum yapmayı reddetse de uygulanan düzenlemeleri destekleyen isimler Coincheck’e yapılan hack saldırısı ile düzenlemeler arasında bir bağlantı olmadığını söylüyorlar.
Eski Bilgi Teknolojileri bakan yardımcısı olan Mineyuki Fukuda: “FSA’nın ya da kurumsal tasarımın yalnızca bir hack yüzünden gevşek olduğunu söylemek biraz fazla kaçar” yorumunda bulundu. Fukuda görevine devam ettiği sıralarda kripto paraların düzenlenmesi taraftarıydı.
“Para Değil”
Mt. Gox’un iflas etmesiyle birlikte Japonya, Bitcoin hakkında ne düşüneceğini ya da bu konudan kimin sorumlu olması gerektiğini bilemedi.
Borsa battıktan birkaç gün sonra Maliye Bakanı Taro Aso Bitcoin’in “para olmadığını” söylemişti. Aso, Bitcoin üzerinde o dönemde hiçbir devlet kurumunun yetkisi olmadığını belirtmiş ve şöyle sormuştu: “Finansal Hizmetler Kurumu’nun yetkisi var mı? Maliye Bakanlığı’nın? Tüketici İlişkileri Kurumu’nun? Ekonomi, Ticaret ve Sektör Bakanlığı’nın?”
Kripto paraların nasıl düzenleneceğine dair tartışmaların sürdüğü sırada dönemin iktidar partisi Liberal Demokrat Parti, kripto para sektörünün -daha doğrusu genel olarak fintech sektörünün- ülkenin büyümesine katkıda bulunacağını düşünmüş ve kripto para sektörünün kendi kendini düzenlemek için bir organ oluşturmasını istemişti.
Bu istek doğrultusunda da bünyesinde Blockchain ve kripto para startup’larını ve girişimcilerini barındıran Japonya Dijital Varlıklar Otoritesi (JADA) kuruldu.
Daha sonradan FSA’nın kripto paraları düzenlenmesi istenmişti ve FSA bu konuda yardım almak için JADA’ya yöneldi. Düzenleme yapmak için bir araya gelen FSA ve JADA, düşük sermaye gereklilikleri gibi startup’lara faydalı olacak kurallar belirledi.
JADA’nın kurucu üyelerinden olan ve şu an JADA’dan sonra kurulmuş olan Japonya Blockchain Derneği’nin (JBA) genel danışmanı olan So Saito, “FSA ile düzenli olarak görüştüklerini, teknik bilgi ve fikirler sunduklarını” söylemişti.
FSA’nın getirdiği kurallara göre kripto para borsalarının kayıt olması, oldukça güçlü bilgisayar sistemleri kullanmaları ve risk yönetimine hakim olmaları gerekiyordu.
Ancak dijital varlıkların depolanması hususunda doğru düzgün bir kural ya da düzenleme yoktu. Mesela eğer ki borsanın müşterileri bu uygulamadan çok rahatsız olmuyorsa borsaların dijital varlıklara erişim sağlayan şifreli anahtarları internete bağlı olmayan USB cüzdanları gibi “donanım cüzdanlarında” tutmaları gerekiyordu.
Bu konuda kullanılan kurallar çok katı olmadığı için (tek engelin müşteri rahatsızlığı olması gibi) Coincheck’in yaklaşık 500 milyon $ değerindeki NEM tokenlarını online cüzdanda tutmaması için bir sebep yoktu. Coincheck bu tokenları bir sunucu üstünde depolanan dijital bir dosyada tuttu ve bu tokenlar oradan çalındı.
Japonya’daki kripto para borsasının CFO’su “FSA’nın müşterileri donanım ve online cüzdanlardan koruma konusunda epey sakin olduğunu” söyledi.
Japonya Dünya’ya Karşı
Dünya’nın pek çok yerindeki düzenleyiciler kripto paralarla nasıl uğraşacakları konusunda çok net kararlara varmış değiller. Bu düzenleyicilerin pek çoğu hala daha dijital para ticaretinden çekiniyor ya da şüphe duyuyorlar.
Bazı ülkelerde ise ciddi gelişmeler yaşanıyor ve adımlar atılıyor.
ABD’deki Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu’nun (SEC) başkanı yakın zamanda, ABD’deki düzenleyicilerin kripto paraları düzenlemek için Kongre’ya başvuruda bulunmaları gerektiğini söylemişti. SEC ve CFTC’nin başkanları birkaç gün önce kripto paralar ve Blockchain üzerine düzenlenen bir açık oturuma katılmış ve oldukça olumlu denilebilecek yorumlarda bulunmuşlardı. Açık oturumda yapılan yorumları aşağıdaki yazıdan okuyabilirsiniz:
Asya’ya baktığımızda ise Güney Kore’nin kripto para ticaretini sağlam şekilde denetlemek istiyor ve Güney Kore’deki bazı yetkililer yerel kripto para borsalarının kapatılmasını dahi istiyorlar. Ekonomik istikrar hakkında endişelenen Çin ise geçtiğimiz yıl borsaların kapatılması ve ICO’ların yasaklanması kararını almıştı. Hindistan ise 31 Mart’a kadar kripto para kullanımını toptan düzenlemek istiyor.
Kripto paraların kullanım istatistikleri çok net bilgi vermiyor çünkü kripto paralar pek çok ülkede hala daha düzenlenmiş değiller. Ancak Japonya’nın küresel Bitcoin ticaretinin neredeyse yarısından sorumlu olduğunu biliyoruz. Japonya’nın küresel piyasadaki bu payı, düzenleyicilerin aldıkları kararlar sonrası iyice arttı.
Japonya geçtiğimiz Nisan ayında bu düzenlemeleri yürürlüğe soktuğunda ülkedeki borsaların kayıt olmak için 6 ay gibi bir süreleri vardı.
Onay alamayan borsalar arasında Coincheck de vardı. Coincheck Eylül ayının ortasında başvurusunu sundu ve Bitcoin o sıralarda Aralık ayında ulaştığı 20 bin $ rekoruna doğru ilerliyordu.
Bitcoin fiyatının artmasıyla birlikte ticaret de arttı ve Coincheck Japonya’nın en büyük borsalarından biri haline geldi. ‘Arka sokaklarda’ kalan bir ofisten yepyeni bir merkeze geçiş yaptılar. Ticaretin arttığı o dönemlerde Coincheck’in Japonya’daki Bitcoin ticaretinde payı %55’e kadar varmıştı ve o zamanlardan yalnızca bir sene önce bu oran %7 civarındaydı.
Coincheck’in iş gelişim yöneticisi Kaga Kawabata geçtiğimiz yıl Reuters‘a verdiği röportajda FSA’nın uygulayacağı düzenlemeleri küçümsemişti ve o zamanlarda borsa bu düzenlemelere kayıt olmaya hazırlanıyordu.
Kawabata şöyle söylemişti:
“Bir bilgileri yok. Her yıl birileri harekete geçiyor ve bunları eğitmek çok zor oluyor.”
FSA geçen hafta yaptığı açıklamada Coincheck’e onay vermeme sebebinin bir kısmının borsanın sistemlerindeki zayıflıklar olduğunu söyledi ancak diğer sebepler hakkında bir şey söylemedi. FSA sistemdeki bu zayıflıklara rağmen Coincheck’in hizmet vermeye devam etmesine izin vermiş ve sistemdeki zayıflıkların net bir zaman dilimi vermeden giderilmesini istemişti.
Sektörün içindeki bazı isimlere göre burada doğrudan FSA’yı da suçlamak pek doğru olmaz. FSA, Coincheck’in zayıf olduğunu bilmesine rağmen ayakta kalmasına izin verdi vermesine ancak bazı isimlere göre FSA, Coincheck’e göz yummak zorundaydı. Çünkü Coincheck artık o kadar büyük hale gelmişti ki FSA, Coincheck’in hizmetlerine bir son veremezdi.
Sektörün organlarından olan Japonya Kripto Para İşleri Derneği’nin avukatı ve danışmanı Masakazu Masujima konu hakkında şöyle konuştu:
“Tüketiciler memnun olmazlardı. Coincheck’i kapatmak politik olarak zordu. (FSA) bu yüzden Coincheck’in sistemlerini geliştirmesini isteyip durdu.”