Qtum’un Yeni Protokolü Kendini Düzelten Akıllı Kontratla Kullanıcıları Koruyacak
Blockchain teknolojisi gerçekten de dünyayı değiştirebilir mi? Bunun cevabı, kime sorduğunuza bağlı olarak değişiyor.
Deloitte Danışmanlık teknoloji başkanı Bill Briggs ve benzerleri buna çok pozitif bakıyorlar. Briggs daha önce ”Halka açık ve özel şirketlerin daha geniş anlamda bir dijital geçiş yapmasına blockchain’in önayak olacağından eminiz.” demişti. Hatta uzun süredir Bitcoin karşıtlığıyla tanınan Jamie Dimon bile daha önceden yaptığı söylemlerden dönerek: ”Blockchain artık bir gerçek. Kripto parayı yen’e çevirebilirsiniz ve daha birçok şey… Örneğin ICO’lara… Herkesi bireysel olarak incelemeniz lazım. Benim sadece diğerlerinden daha farklı fikirlerim var.” dedi. İronik olarak Dimon’un yönettiği JPMorgan’ın kendi blockchain tabanlı sistemi var.
Buna karşılık birçok kişi blockchain’in şu anda bulunduğu konumdan memnun değil. Tanındık kripto haber bültenlerinde genelde şu yorumlar yapıldı:
”Blockchain teknolojisi ortaya çıkalı 10 yıl oldu ama hala biz bunu tam anlamıyla kullanamıyoruz. Neredeyse 10 yıl önce blockchain doğdu fakat bir defter teknolojisi olarak ele geçirip rakiplerini elimine ettiği tek bir sektör bile yok. Teoride her şey çok güzel fakat pratikte bu kural tanımaz teknolojinin uygulamaya konması fazlasıyla yavaş ilerliyor. ”
Bir diğer deyişle teknoloji üzerinde çok konuşulsa da az iş yapılmış. Blockchain devriminin gerçek anlamda bir devrim olabilmesi için elle tutulur ve sabit hızla ilerleyen gelişmeler gözlenmesi gerekir.
Risk Yönetimi mi Yoksa Gelişime Ket Vurmak mı?
Bu ilerleme eksikliğinin bir kısmı blockchain teknolojisine bağlı risklerden kaynaklanıyor. Ülkeler, daha olgunlaşmamış bu sektör üzerinde sıkı önemler alarak baskı kurdukça şirketler de bu hareketli yasal çevrenin içerisinde ilerleme kaydetmenin yeni yollarını aramak zorunda kalıyorlar. Regülasyonlar ”korunma” adına gelişime ket vurabilir ve yaratıcılığı baskılayabilir. Dahası günümüzdeki blockchain teknolojileri beklendiği kadar verimli çalışmıyor. Bu teknolojiler güvenlik açıklarına, blockchain’in gidişatını sonsuza dek değiştirebilecek katı çatallara ve en iyi platformlara bile bulaşabilecek akıllı kontrat sorunlarına oldukça yatkınlar.
Yine de bazı şirketler blockchain’in ortaya koyduğu risklerden etkilenmiş değiller. Hatta bazıları bu riskleri karşılarına almayı istiyorlar. Örneğin Qtum platformu şirketler için tasarlanmış benzersiz bir blockchain ağı. İşletme blockchain’i olmasını ve yeni oyuncuların bu heyecan verici arenaya katılmalarını sağlayan birkaç temel özelliği var.
Aradığımız Cevapları Qtum Verebilir mi?
Qtum’un en özgün çözümlerinden biri Merkezsiz Yönetim Protokolü (MYP). MYP, blockchain’in her bir parametresinin özel olarak tasarlanmış akıllı kontratlar ile güncellenmesini sağlayacak şekilde yaratıldı. Bu işlem var olan ekosistemi bozmadan gerçekleştirilebiliyor. Özünde bu ağ akıllı kontratlar aracılığıyla gerekli gördüğünde kendini yönetebiliyor ve düzeltebiliyor. Bu teknolojinin ağ çatallarını azaltması ya da tamamen yok etmesi ve; zincir üzerinde yapılacak sürdürme ve yürütme çalışmalarının ziyadesiyle verimli olmasını sağlaması bekleniyor. MYP’nin kendini düzelten akıllı kontrat uygulamasının kullanılabileceği alanlar teoride sınırsız – örneğin ağın ihtiyaçlarına göre blok boyutunu güncellemek için bile kullanılabilir.
MYP’nin yanısıra Qtum blockchain’i piyasadaki en esnek sistemlerden biri. Bunun sebebi Qtum blockchain’inin Bitcoin ve Ethereum’un en iyi özelliklerini birleştiren hibrit bir sistem olması. Qtum’un blockchain’i Bitcoin Core ve Ethereum Sanal Makinesi’ni sahipliğin kanıtında birleştiren bir model. Modifiye edilen Bitcoin Core en yüksek kalitede güvenlik ve koruma sağlarken sanal makine şirketlerin kendi işletmeleri için akıllı kontratlar oluşturmalarını sağlıyor. Bu hibrit blockchain halihazırda var olan Bitcoin ve Ethereum işlemleri ile uyumlu olacak, böylece şirketler var olan modellerini Qtum ekosistemine katabilecek.
Genelinde bu özellikler hem kullanıcıları koruyacak hem de şirketlerin merkezsiz uygulamaları verimli bir şekilde çalıştırmasını ve ağlar arasında işlem yapabilmesini sağlayacak. Sahipliğin kanıtı protokolü ağın ele geçirilmesini önlerken kendini düzelten akıllı kontratlar da eşler arası işlemlerin güvenli ve şeffaf olmasını sağlıyor.
Blockchain’in geldiği konum şu anda olabileceğinin en iyisi değil ama bu geleceğin parlak olmadığı anlamına gelmiyor. Qtum gibi platformlar kripto camiasına katılırlarsa blockchain teknolojisinin genel kullanımda da yaygın hale geleceği aşikar – aynı 90’larda internetin yaygınlaşması gibi. İlk ortaya çıktığında internet de birçok risk taşıyordu fakat şimdi geldiği nokta inanılmaz.