Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

MIT’nin Bitcoin’i Yok Edelim Yazısı ve Düşündürdükleri

24 Nisan tarihinde MIT Technology Review tarafından kaleme alınan yazıda, başlık olarak Haydi Bitcoin’i Yok Edelim ifadesi kullanılmıştı. Bu yazının yayınlanmasının ardından internet dünyasında çeşitli reaksiyonlar gösterildi ve elbette birçoğu da olayı amacından biraz da olsa saptırdı. Bazıları MIT’nin profesörlerinin Bitcoin’e gülüp geçtiğini, bazıları ise MIT profesörlerinin Bitcoin’i protesto ettiği yönünde spekülatif başlıklar ile bu haberleri gördü.

Ancak geçek aslında çok farklı. Öncelikle Technology Review şirketi MIT’nin sahip olduğu bir şirket olsa da, aslında editöryal politika ve içerik yönetme durumları üniversite ile tamamen alakasız. Yani bir nevi MIT, işin sadece isim kısmında geçiyor ve ilgili kurum aslında tamamen bağımsız. Bu yüzden de bu yazı elbette ki MIT’nin Bitcoin ile ilgili orijinal duruşunu yansıtmıyor. Ayrıca, kurum farklılıkları bir yana, makalede hiçbir MIT öğrencisi, asistanı ya da profesörünün ismi geçmiyor.

Yazıyı kaleme alan ve biraz da tık kaygıları düşünerek spekülatif bir başlık atan kurum; bu yazıyı özel olarak Blockchain teknolojisini değerlendirmek için kaleme almış. Yazıda editörler, ICO’ların sürekli olarak ülkelerce yasaklandığını, kripto para piyasalarında ciddi düşüşlerin olduğunu ve olmaya da devam edeceğini belirterek; ortalama bir insanın tüm bu gelişmelere bakıp ”Kripto para çılgınlığı sona erdi” diyeceğini de savunuyor.

Yazıda daha sonra Bitcoin ve diğer kripto paraların piyasadan silinmesi ya da yazıdaki başlıkla yok edilmesinin üç farklı yolu okuyuculara aktarılırken; birçok otorite yazının neden bu denli ofansif ve spekülatif ifadeler içerdiğini anlamakta güçlük çektiklerini belirtiyor.

Yazıda geçen merkez bankası destekli bir kripto para hayali olan ve yazı için Fedcoin ismi verilen hayali paranın geçtiği senaryonun gerçekten ne kadar mantıklı olduğu tartışılır. Özellikle Bitcoin ve Blockchain gibi merkezi olmayan ve ismini bir anlamıyla da bu yüzden yapmış olan sistemin yerine merkezi bir şey gelecek ve onu devirecek diye bir bakış açısı ile olaya yaklaşmak; gerçekten pek de akıllıca değil ve felsefi olarak  da, konsepte kesinlikle uymuyor.

Yazıda Bitcoin’in asla kopyalanmasının veya hacklenmesinin mümkün olmadığı belirtilirken, editörler yine de Bitcoin kopyalanamaz ama Bitcoin yaratma fikri pekala bankalar, hükümetler veya sıradan insanlar tarafından kopyalanabilir diyerek Bitcoin’i bir anda değersiz bir şey gibi göstermeye çalışıyor.

Bu da çok büyük bir yanılgı çünkü bir kere, büyük şirketler veya bankalar yapıları gereği asla Bitcoin’in sunduğu anonimliği sunma şansına sahip değil. İlk senaryoda ise hükümet destekli kripto para Fedcoin, şu şekilde anlatılıyor:

“Yıl iki bin bilmem kaç. Vergileriniz vakti gelmiş. Ama beyan etmiyorsunuz. Bunun yerine bir algoritma sizin elektronik cüzdanınızdan otomatik olarak para çekiyor. Fedcoin adlı bir para.”

Bu fikrin yaratıcısı olan Sahil Gupta’ya göre bu senaryodaki blockchain, eşten-eşe ağlara otorite vermek yerine ağ üzerindeki onaylı finans kurumlarına otorite veriyor. Kanada Merkez Bankası – Ethereum denemesi de örnek olarak verilirken, buradaki lisanslı finans kurumları olarak tabir edilen kurumlar ise Bank of America ve JP Morgan gibi geçmişi tartışmalar ile dolu yapılar.

Zaten bu yapılan skandalları, yapay bir ekonomi yaratmaları ve diğer yaşanan birçok olumsuz gelişme; Bitcoin’i bugünkü haline getirirken, tekrar bu oyuncuların kontrol ettiği ve hayli de merkezi olan bir sistemin Bitcoin’i yok edebileceğini düşünmek, hiç ama hiç hoş değil.

Yani bir Reddit kullanıcısının da fark  ettiği üzere FedCoin denilen hayali şey, aslında bildiğimiz dijital bir dolar. Ne Bitcoin gibi belirli bir sınırı var; ne de Blockchain gibi özellikleri.

Yazıda ikinci opsiyon ise Facebook’un Bitcoin’i ekarte etmesi. Bu senaryoda Facebook her bir kullanıcısı için bir Bitcoin cüzdanı oluşturuyor ve kullanıcılarına reklama maruz kaldıkları için Bitcoin üzerinden ödül veriyor. Facebook bundan sonra ise kullanıcılarına resmen ”Ben sana reklam göstermeyeyim, rahatça gez ama bunun karşılığında senden para almak yerine, bilgisayarındaki gücü kullanıp madencilik yapayım.” diyor.  Tıpkı bu yılın başlarında ABD merkezli haber sitesi Salon’un sunduğu teklif gibi.

Yani, yazıdaki senaryoya göre, eğer Facebook yeteri kadar Bitcoin kullanıcısını ve madencisini Bitcoin yazılımının Facebook’a özel versiyonunu kullanmaya ikna edebilirse, bundan sonra kuralları o belirler. Facebook o aşamadan sonra Bitcoin’i yukarıda bahsettiğimiz Fedcoin’in şirket versiyonunu oluşturacak şekilde değiştirebilir.

Bu da çok mantıklı değil. Çünkü bir kere Facebook son dönemde gizlilik kurallarının ve verilerin kötüye kullanımı sebebiyle şu an ağır soruşturma altında bu bir. İkinci olarak da Facebook Messenger’da zaten opsiyonlar ve ülkeler şu an için sınırlı olsa da para transferi yapılıyor ancak herhangi bir itibari para biriminin Bitcoin’in yerini alacağını düşünmek bile felsefik olarak yapılmış büyük bir hata ve işin altında yatan fikri; bu editörün özümsemediğini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Ayrıca bu Facebook senaryosunda işin madencilik kısmında da atlanmış birçok önemli detay olduğu gözden kaçmıyor. Bir kere rekabet ve bilgisayar performansına dayanan madencilik (ki kimin ekran kartı güçlüyse o daha iyi kazabiliyor), böylesi şartlarda taca çıkıyor. Yine bir Reddit kullanıcısının da dikkati çektiği üzere ASIC cihazların burada bir rolü kalmıyor. Ya da olsa bile, yani Facebook sıradan kullanıcıların bilgisayarlarına hükmedip madencilik yapsa bile; ASIC cihazlar karşısında Zuckerberg’in botnet bilgisayarlı orduları gerçekten çaresiz kalırlar ve rekabet etme şansları neredeyse olmaz.

Son olarak Bitcoin’i yok etme amacı güden üçüncü ve son alternatif ise her bir şey için ayrı ayrı kripto paralar oluşturmak. Dünyadaki her şey için ödeme metodu olarak ayrı bir koin oluşturma fikri ise şöyle açıklanıyor:

“Alışveriş mağazasında kasada bekliyorsunuz. Telefonunuzdaki dijital cüzdanda sadece Fedcoin ve FacebookCoin yok. AppleCash de var, ToyotaCash de var, içinde olduğunuz mağazaya özgü bir koin de var. Bebek bakıcısına ödeme yapmak için kullanabileceğiniz bir koin de var, metroya binmek için kullanacağınız koin de.”

Yazıya göre zaten bu olay artık gerçekleşmeye başladı bile. Yani zaten pek çok şirket kendi hizmeti karşılığında yine kendine ait bir koin oluşturuyor. Mesela Kodak fotoğrafları lisanslamak için kullanılabilecek bir koin oluşturmayı ve ICO yürütmeyi planlaması gibi.

Bu aslında pek de yanlış değil gerçekten birçok firma farklı hizmetlerde kullanılması için koin üretiyor ancak; burada esas atlanan nokta şu ki onların hiçbiri Bitcoin’in altında yatan felsefik fikrin birer yedeği değil. Yani kimse ortada lüksü göstermek için binlerce başka araç ve madde olduğu için; altına bir lükslük belirteci olarak bakmayı bırakmıyor.

Tüm bu paragraflarda üstüne basa basa söylediğimiz gibi, görüşüne göre bu yazıyı kaleme alan editör, Bitcoin ve onun temsil ettiği değerleri tam anlamıyla kavramaya muvaffak olamamaışa benziyor. Bitcoin tam anlamıyla bir güvenlik ve gizlilik vaad ederken, bunu da Blockchain gibi bir sistem üzerinden yapıyor. O yüzden bunlara alternatif olarak merkezi bir şey sunmak; pek de mantıklı bir opsiyon değil. Elbette ki Bitcoin ve onun genelinde kripto paraların var olup olmayacağı ya da bunlar kaybolacaksa bunları kimin nasıl başaracağı konusu sıkça tartışılan bir konu olarak; gelecekte de tartışılmaya son sürat devam edecek gibi görünüyor.

Bu konu hakkında zaman zaman ilgi çekici ve ufuk açıcı fikirler olsa da, MIT Technology Review’ün kaleme aldığı ve piyasada garip bir şekilde çarpıtılan bu yazının; onlardan biri olmadığı gün gibi ortada.

Tüm gelişmelerden ve paylaşımlardan haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!

Leave a comment